Kırmızı

BANU SANCAK
Kırmızı
 
Süzdüm ne var ne yoksa kırmızıdan iktibas,
Bilmediler bir renge, yoksa Hakk’a meyil mi.
Sanki zamandan haras, say ki geceden miras,
Doğacak her yeni gün -tân- kırmızı değil mi.?
 
Ah kimseler bilmiyor âşkın kızıl rengini,
Kırmızı ile kalbin cilveli âhengini,
Arşı âlâ katına çıkarak mihengini,
Baştan başa boyayan -cân- kırmızı değil mi?
 
Kargalar konser verdi daldan izledi balık,
Köreltti bizi usta, menzilsiz kalabalık.
Meclise karışınca, münkir ile münâfık,
Yönelip saf tuttuğun -yan- kırmızı değil mi?
 
Aradın yıllar yılı, elvan bezekte bezde,
Bilinç altı dediğin, kör karanlık menfezde.
Vücudun payitahtı, camekânı merkezde,
Göz göze geldiğimiz -ân- kırmızı değil mi?
 
Ol deyince olduran Allah Rahmânı Râhim,
Karıncadan böceğe, imân ederken dâim,
Kor ateşin göğsüne savrulurken İbrahim,
Sur içinde biten gül -kan- kırmızı değil mi?
 
Suyu gören ateşti, doğruyu gören riyâ,
Atıldığı zindanda ölüm biçildi güyâ.
Kaderi değiştiren mâlum hikmetli rüyâ,
Yusuf'a atfedilen – zan- kırmızı değil mi?
 
Topraktandır bedenim, rûhum tenime bıçak,
Sakın dokunma dedim, dedin kanın çok sıcak,
Saklayarak yaramı kaçsam da köşe bucak,
Kanıma bandırdığın -nân- kırmızı değil mi?
 
Sana göre bir sırdı, bana göre âyandı,
Allı renkler haşrolup nefesime dayandı,
Ciğerlerim diyorum, kırmızıya boyandı,
Dünyâ dünyâ dediğin -han- kırmızı değil mi?
 
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir