İmza Atan Santur Sanatçısı
Sedat Anar’la Sanata Dair
Santur sanatçısı Sedat Anar, "Bir yerde savaş olunca, savaş bittikten sonra ilk önce tiyatro sahneleri, konserler, bir sürü sanat aktivitesi olur. Bu yüzden ben sanatın her şeyi iyileştirdiğine inanıyorum." dedi.
Daha önce "Balagat", "Amak-ı Hayal", "Aşık Ölmez-Yunus'un İzinden" ve "Çağırıram Dost" albümlerine imza atan 28 yaşındaki Santur sanatçısı Sedat Anar, Hz. Muhammed'in ailesi (Ehl-i Beyt) için yazılmış eserlerden oluşan "Ehl-i Beyt Besteleri" isimli yeni bir albüm çıkardı.
"Ehl-i Beyt Besteleri" isimli albümü geçen ay müzikseverlerin beğenisine sunan sanatçı, Türkiye Yazarlar Birliğinin her yıl verdiği "Yılın Yazar, Fikir Adamı ve Sanatçıları Ödülleri"ne, son albümüyle müzik dalında layık görüldü.
Türkiye'nin yanı sıra Avrupa, Ortadoğu ve Balkanlar'da, bugüne kadar 100'ü aşkın konser veren Anar, santurun bin 500 yıllık tarihe sahip, hakkında birçok rivayet bulunan kadim bir müzik aleti olduğunu, söyledi.
Anar, Hindistan kökenli bir enstrüman olduğuna işaret ettiği santurun Afganistan, Pakistan ve İran üzerinden Anadolu'ya kadar geldiğini, özellikle 17. yüzyılda Osmanlı saray müziklerinde kullanıldığını, anlattı.
Yaklaşık 7 yıl boyunca, Ankara ve İstanbul başta olmak üzere birçok şehirde sokak müzisyenliği yaptığını belirten sanatçı, şöyle devam etti:
"Sokak bambaşka bir şey zaten. Bir de santur için yaratılmış bir mekan. Hep söylerim; dünyanın en güzel sahnesi sokaklardır ve en güzel dekoru ise çöp arabasıdır. Santur sokak için akustik ve uygun bir enstrüman. Sokak müzisyenliği, maalesef Türkiye'de 2000'li yılların sonunda yerleşmeye başlamış bir kültür. Ben solo santur yaptıktan sonra daha çok tasavvuf müziği içerisinde kullanmaya başladım."
Sedat Anar, gençlerin tasavvuf müziğiyle ilgilenmedikleri yönündeki algının kırılması gerektiğinin altını çizerek, "Konsere gelenlerin yüzde 70'i genç, üniversite öğrencileri oluyor. Bu beni çok mutlu eden bir şey. Benim yapmak istediğim bu zaten. Gençlerin Fasih Ahmed Dede'yi okumasını istiyorum. Modern şairler tabii ki var ama gelenekten hiçbir şey ya da dede Efendi'den, Itri'den bir besteyi bilmiyoruz. Ben ilk önce geleneğimizi göstermeye çalışıyorum. Tabii ki bunu yaşadığımız çağdan dolayı modern bir hale getirmeye çalışıyorum." değerlendirmesinde bulundu.
“Sanatın her şeyi iyileştirdiğine inanıyorum”
Savaşların son bulması gerektiğini ifade eden santur sanatçısı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Albümde Kerbela ile ilgili mersiyeler ve besteler var. Bana göre her yer şu an Kerbela olmuş durumda. Bu şeyi iyileştirebilmek için sanatın olması gerekli. İnsanları en çok motive eden şey bu. Bir yerde savaş olunca, savaş bittikten sonra ilk önce tiyatro sahneleri, konserler, bir sürü sanat aktivitesi olur. Tarihe baktığımızda her zaman bunun örneklerini görmüşüz zaten. Bu yüzden ben sanatın her şeyi iyileştirdiğine inanıyorum."
Kaynak: AA