Asanatlar "şiirden sinemaya" 
HAYRETTİN TAYLAN
Senleşme Fragmanı
kimsenin giremediği ormana düşmek gibiydi yokluğun
içimdeki yabani canavarların gönülsüzlük saldırısıyla kanıyorum
kan revan hatıralarımı saran hayalin dalında ve dilindeyim
içimdekilerin içinden çıkılmazlığın arasında kayboluyor hasretim
varmayı unutmuş varoluş karışıklığı içinde içime kapanıyor umudum
kaybolmak ve sevmenin sonunda olağana sarılıyor belkilerim
bir gün, kaybolduğum, kaydolduğum sensizlikten çıkarım
bir gün, gitmediğim, senin gittiğin zamanın akrebinde ısırırım gerçeği
sonrası, aşk ve aşka duygu barınağı
sonrası, aşk ve aşkın geçmeyen zaman şafağı
sonrası, aşk ve aşkın bitmeyen dert yumağı
sonrası, kalbi çalınmış zamansızlık içiydi sensiz geçmeyen her şey
kalbi kırılmış bebeğin emziğiydi anlatılamadığım her şey
konuşmanın, yazmanın, susmanın, anlatamadığı andayım
ağlamak ve sevmek böyle şey şehrinaz
buradayım, ama burası tamamen sen
gittim, ama vardığım her şey sen
seni gördüm, görmeler, sevmeler, anlamalar, anlamlar, hasretler tamamıydın
seni hissettim, ağlamak, gülmek, sarılmak, koklamak, içselleştirmenin tanımıydın
kuyudayım, ipimle suyumla, meramlarımla hasretimle
pusudayım, düşlerimle düşünüşlerimle sensizliğimle
uykudayım, geçmeyen zamanla, son bakışınla gelişinle gülüşünle
sınırdayım, dilinin ucundaki mayınlarla, kalbindeki volkanlarla
uçurumdayım, seni sevmenin gül dalına tutunmuş aşk ve azizlikle
ışığım, aşıklığım, hasretliğim, terk edilmişliğim güneş gibi daimi ve net
kiralık ressamın çizdiği gözyaşlarının duvarıyım
gurmelik görmelerin bakışına doyamamış afrikalı musa gibiyim
mini etekli juleit’in gözüken avrupa’sına kapılmış aciz doğuluyum
bacak arası kültürel yozlaşmanın tatminsizlik ilericisiyim
laik değilim ama her asır her daim sana layıkım
bin yıllık kalbimin surları, sırları ,bir’leri, elifleri, vavları arasındasın
bin yıllık leyla’nın sakilik yaptığı meyhanede badeni sun bana
sar/hoş olayım manalar ve sevdalar gülistanında
sar/hoş olayım kendimi bulup seni severek şehrinaz
