FİLİZ SOYDAŞ
Tarçınlı Bir Gün |ÖYKÜ|
“Birçok kişi, böyle bir günün sonundaki huzura hasret yaşıyordur eminim. Düşünsenize, yoğun geçen bir günün içinde, gözlerimizi kapatıp, tüm duygusal sistemimizi durdurarak sakince birkaç dakika geçirmek bile, bizi kendimize getirirken, sade ve sakin bir gün kim bilir ne kadar iyi gelir.” Elini kalbinin üzerine götürüp kısık sesle, “ah!” dedi. Belli ki yine sıkışmıştı kalbi. Beş-on saniye sonra, rahat bir nefes alıp devam etti.
“Ben de çoğu insan gibi bunu istiyorum. Kalbim buna çok fazla ihtiyaç duyuyor ve zannediyorum ki bana ihtarda bulunuyor Doktor Bey,” dedi, karşısında duran ellili yaşlarındaki, zayıf ve uzun boylu doktora.
Son günlerde kalbine saplanan ağrılardan dolayı, bugün için randevu almıştı. Gerçi kendisi bunu, ağır çalışma şartlarına bağlamıştı ama yakınlarının ısrarı ile hastaneye gelmeye karar verdi. Doktor onu dinledikten sonra konuşmaya başladı. “Haklısınız, kalp böyle zamanlara muhtaçtır. Ama bir bakalım, bu ağrılar sadece bir ihtar mı yoksa altında yatan bir problem mi var?” Muayene etmeden önce bazı sorular sordu. “Ailede kalp krizi geçiren var mı, ne sıklıkla bu ağrıları hissediyorsunuz, çalışma saatleri ve iş ortamınızdan bahseder misiniz, sigara ve alkol kullanıyor musunuz?”
Doktorun sorduğu sorulara sırayla cevap verdi. “Babam yıllar evvel, üç yıl arayla iki kere kalp krizi geçirdi. Son bir haftadır her gün iki ya da üç sefer, kalbimde hafif bir sıkışma ve ağrı oluyor. Mesai saatlerim sabah dokuz akşam yedi. Yoğun bir iş tempom var. Sigara ve alkol kullanmıyorum.”
Doktor önündeki bilgisayara seri bir şekilde bu bilgileri girdi. Sonra hastanın yorgun yüzüne baktı. “İzin günlerinizde dinlenme imkânınız oluyor mu?”
“Çok uzun zamandır kendime vakit ayıramıyorum. Kendimi çok yorgun ve hayattan soğumuş hissediyorum. Sanki bir makina gibiyim. Düşünüyorum da kendime ait bir günüm olsa ne güzel olur. Böyle bir gün, bana yeniden doğma fırsatı verir gibi geliyor. Sadece, sade bir gün istiyorum. Ne kara ne beyaz ne coşkulu ne üzgün ne heyecanlı ne de mutlu… O sabah, kalkmak zorunda olduğumda değil, uykumu alınca kalkayım. Kahvaltımı hazırlayayım. Kahvaltı yaparken, televizyonda rastgele bir program izleyeyim. Sofrayı topladıktan sonra kendime güzel bir kahve yapayım; kahvemde günüm kadar sade olsun. Şansıma belki birden yağmur yağmaya başlar. O sırada pencerenin kenarında içerim kahvemi.
Ya da vaz geçtim yağmur yağmasın; yağmur olursa eski anılar yine depreşir ve günüm sade olmaktan çıkıp ya mutlu ya da hüzünlü bir güne dönüşür. Kanepenin köşesine oturup kahvemi içtikten sonra, evin günlük temizliğine girişeyim. Vakit öğleden sonrayı bulunca, sabahki çayın yeterli gelmediğini düşünüp, yeniden çay demleyeyim. Çayı biraz fazla demleyeyim ki akşama doğru ısıtıp içerim tekrar. Belki öğleden sonra ile akşam arası, kısa kısa kesitler halinde uyurum; bu arada, ben ne zaman bir şeye üzülsem en iyi ilacım uyku olur Doktor Bey. Akşam yemek için, bildiğim en sade ve içine kapanık bir tatlı olan, Perize’yi yaparım.”
Doktor güldü. “Merak ettim bu içine kapanık olan tatlıyı.”
“Annem çok güzel yapardı bu tatlıyı. Ben içine kapanık bir çocuktum. Bu tatlıyı çok sevdiğim için onu kendime benzetmek istedim. Ayrıca üzeri tarçınlı… Akşam, ışıkları kapatıp, sokak lambasının salona yansıyan ışığı ile oturur bir güzel tatlımı yerim. Ve günümü en sade şekilde tamamlamış olmanın verdiği huzurla, en sevdiğim türküyü dinlerim. Uyumadan önce bugünün umduğumdan fazla sade olduğunu düşünürsem, mutfağa gider tarçın kavanozunun kapağını açarım. Eve mis gibi tarçın kokusu yayılır. Günün sonunda, güzel, sakin ve tarçınlı bir günüm olmuş olur. Belki de o gün, kafamın içindeki ve ruhumun sırtındaki tüm ağır yükleri, bir kenara atmayı başarırım.”
Duydukları kulağına çok hoş gelen doktor, sözlerini kesmeden dinledi. Sonra diğer hastanın sırası geldiğini düşünüp, araya girmek zorunda kaldı. “Sizi temin ediyorum, bahsettiğiniz o gün, ilaç gibi etkili. Umarım öyle bir güne en kısa zamanda kavuşursunuz.” Sonra gülümseyip elindeki kâğıdı uzattı. “Burada yazılı olan tahlilleri yaptırıp, sonuçlar çıkınca tekrar gelin. Sizi karşımda, hayal ettiğiniz o günü yaşamış olarak görürsem çok sevinirim.”
“Bir sonraki randevuya, böyle bir gün geçirmiş olarak geleceğimden emin olabilirsiniz.”
Doktor, gülümseyerek başıyla onayladı. Kalbi ile ilgili tahlilleri yaptırmak üzere, odadan çıkan hastasının arkasından bakıp, dediklerini uzun uzun düşündü. Kendisinin de böyle dingin bir güne olan ihtiyacı içini sızlattı.