MEHMET ALİ BAL
Tarihte Pandemiler ve Etkileri
İnsanoğlunun yaşadıklarını biricik zannetmesi tabiatındaki birçok özellikten kaynaklanıyor. Bizi sebepleri değil, bu duygunun kendisi ilgilendiriyor. Güncel olarak yaşadığımız Covid19 pandemisini (Küresel salgın) de bu algıyla yaşıyoruz. Hâlbuki tarih boyunca 21 pandemi kabul ediliyor. Her biri bir başka etki yaratmış, çeşitli acılara ve yoksunluklara yol açmış 21 pandemi…
Antonine Vebası (165-180) 5 milyon insanın ölümüne yol açmıştır. Justinyen Veba Salgını (541–542) gördüğümüz en feci bir salgın, ilk salgında 25 milyon sonraki iki yüzyılda tekrarlanan büyük iki salgında da 50 milyon insan ölmüş, salgının etkisi Bizans ve Sasani İmparatorluklarını etkilemiş. Bu salgında İmparator Jüstinyen de hastalanmış, hatta Kraliçe Theodora bizzat kendisi bakmış hükümdara, Boris Johnson gibi iyileşmiş, salgın onun adıyla anılmıştır. Çiçek Japon pandemisi (735- 737) bir (1) milyon insanın ölümüne sebep olmuş.
Pandemilerin hepsini değil de bir örneklem oluşturacak şekilde konuşmak daha yararlı olabilir. Tarihin bir diğer pandemisi, 1347 1351 yılları arasında İtalya başta olmak üzere Avrupa’da yaşanan Kara Veba salgını ki bu salgında Avrupa nüfusunun 1/3’ü hayatını kaybetmiştir. Yine 1629- 1631 yılları arasında İtalyan Vebası bir (1) milyon insanın ölümüne sebep olmuştur. 1889- 1890 Rus Gribinde bir (1) milyon ölüm; 1817-1923 arasındaki 1. Kolera pandemisinde 1 milyon ölüm; 1885 yılındaki Üçüncü Veba Çinli ve Hintli nüfusta 12 Milyon ölüm; 1918- 1919 arasındaki İspanyol Gribinde ise 50 ila 150 milyon arasında ölüm meydana geldiği belirtilmektedir. Modern zamanlarda da pandemiler insanlık için korkutucu olmaya devam etmişlerdir. 1957- 1958 Asya Gribinde 1,1 milyon ölüm; 1981’den günümüze HIV- AIDS 25 -35 milyon insanın ölümüne neden olmuştur.
Bu büyük salgınların bazıları insanlık tarihinin büyük dönüşümlerinin vesilesi olmuşlardır. Bir bakıma, beşeri devrimlerin yapamayacağı dönüşümü pandemi devrimleri gerçekleştirmiştir. Ancak, günümüze de ışık tutacak bir başlangıç ilkesi belirleyecek olursak, “Pandemilerin etkileri tarih boyunca öngörülmeyen etkiler olmuştur”. Bir deyişi değiştirerek ve kullanarak söylersek “ En-neticetü fi batn-ı pandemi”, sonuç pandeminin ve süreçlerinin karnındadır”. Sonuçlar özellikle büyük pandemilerde öngörülememiştir. Bize düşen tıbbi ve ilmi gerçekler dikkate alınarak gerekli önlemleri almaktır.
Kısaca, pandemi sonrası etkiler nelerdir sorusuna genel bir cevap verecek olursak, başlıca pandemileri inceleyebiliriz. Mesela Justinyen Veba Salgını (541–542) sonrası, tarihin kaydettiği büyük insan kayıplarına rağmen Bizans İmparatorluğu bin yıl (1.000) yaşamını devam ettirmiştir. Avrupa nüfusunun 1/3’ünün hayatını kaybettiği 1347- 1351 yılları arasında İtalya başta olmak üzere Avrupa’da yaşanan Kara Veba salgını ise Doğudan gelen dinamik Osmanlı gücüne karşın Batı Avrupa’da hiç beklenmedik sonuçlar doğurmuştur. Mesela nüfus kaybından dolayı çalışan nüfusun pazarlık gücü kazanması, büyük toprak sahiplerinin fakirleşmesi, hasatlıktan kaçma içgüdüsünün de desteklediği coğrafi keşiflere yol açan Avrupa dışına çıkma, nihayetinde birey düşüncesinin radikal değişimi ve din gibi birçok toplumsal olgunun dönüşümü, vs. bu pandeminin başlangıçta ön görülemeyen sonuçlarındandır kuşkusuz.
Keza Amerika kıtasına sömürgecilerin taşıdığı çiçek mikrobuyla 60 milyon olan kıta nüfusunun (Bu nüfus dönemindeki dünya nüfusunun 1/10’dur) 5-6 milyona düşmesi, yerel sonuçların ötesinde küresel iklim değişikliklerine, ironik biçimde Kara Avrupa’sında kıtlık gibi sonuçlara yol açmıştır. Bazen de pandemiler yerelde büyük değişikliklere neden olmuşlardır. Haiti’de yaşanan Sarı Humma pandemisi nedeniyle ki bu kez Çiçek pandemisinin tersine Avrupalıların Sarıhummaya karşı bağışıklıkları yoktur, Napolyon’un isyanları bastırmak için gönderdiği 50.000 kişilik ordu adeta kırılmış, bu ordudan ancak 3.000 kişi Fransa’ya dönebilmiştir. Sonuçta Haiti’li bağımsızlık yanlıları savaşı kazanmışlar, Haiti Kuzey Yarımkürede bağımsızlığını savaş ile kazanan ilk siyahi ülke olmuştur. Ancak, Napolyon için kayıp Haiti ile sınırlı kalmamıştır. Kuzey Amerika’daki haklarından vaz geçmek zorunda kalmış, 2 milyon kilometrekareden fazla Louisiana bölgesini genç Amerika Devletine satmış, Amerika Birleşik Devletleri iki kat büyümüştür “Louisiana Alışverişi” sonrası.
Sığır vebası virüsü (1888-1897), Afrika'nın sığırlarının yüzde 90'ını öldürüp Afrika Boynuzu, Batı Afrika ve Güneybatı Afrika bölgelerindeki toplulukları harap etti. Afrika’nın bu bölgesinde, büyük baş hayvanlar öldüğünden tarım etkilendi, mahsulün olmamasından açlık yaşandı, bunlara bağlı olarak da büyük nüfus hareketleri ve sosyal kargaşa yaşandı. Bu zor dönemde Avrupa o zamana kadar % 10’nu sömürgeleştirdiği Afrika’da % 90 sömürge düzeyine çıktı. Bazen de pandemiler büyük yerel güçlerin değişimine neden olmaktadır. 164 senesinde Çin’de yaşanan pandemi nedeniyle 300 yıldan beri hüküm süren Ming Hanedanı yıkılmıştır.
Post-Corona Dönemine gelince, bazı öngörüler yapılmaktadır. Bu öngörülerden çoğunluğu, hâlihazırda sahip olduğumuz bilgilerin yorumları ve şahit olduğumuz olayların analizinden oluşmaktadır. Ancak, henüz pandemiyle ilgili süreçlerin tamamını yaşadığımız kesinlik taşımamaktadır. İspanyol Gribinde (1918) olduğu gibi ikinci ve üçüncü dalgaların gelmesi ihtimali de bulunmaktadır. Şimdiki ön görülerimiz yaşadıklarımızdan, gözlemlediklerimizden oluşacaktır.
Covid19 pandemisi küresel ve bölgesel tedarik zincirlerini kırmış, yeni tedarik ağlarını ön plana çıkartmıştır. Bu kapsamda dünyanın büyüyen şirketlerine baktığımızda bir ipucu bulabiliriz. Lojistik merkezlerinden doğrudan eve teslim kargo sistemi artmaktadır. Ancak bu sistemin güvenliği için okyanuslarda, karasal düzlemde ve uzayda güvenli ticaret güzergâhları için katı askeri güce, yeni bir küresel güçler uzlaşısına, arz ve talep güvenliğine pozitif cevaplar verme kapasitesine ihtiyaç duyulacaktır. Zira salt askeri sistem sistemi ayakta utmaya yetmediği gibi kendisini dışlayan bir sisteme de izin vermemektedir.
Siyasal olarak, Covid19 pandemisi yeni bir küresel sistemin oluşumunu zorlayacaktır. Bu yeni küresel sistemin merkez gücü veya süperpower’ı hangi devlet olacak sorusuna Çin adresi gösterilse de yeni küresel siyasal sistem bugünkünden çok farklı bir sistem merkezinde olacaktır. Bu yeni küresel siyasal sistem endogene bir mahiyette olacaktır. Yani gücü ve nüfuzunu dünyanın her merkezinde hissedeceğiz, her devlette mevcut ve cari olacaktır. Konvansiyonel devlet organizasyonları zayıflayacak, küresel ve bölgesel bağımsız organizasyonlar güçlenecektir.
Batıyı daha fazla etkileyen Covid19 pandemisi büyük olasılıkla Batılı milletler ve topluluklarda yeni tasavvurların ortaya çıkmasına neden olacaktır. Bunun da ötesinde yeni insan tasavvurları, yaşam felsefeleri ortaya çıkacaktır. Bu sonuç geçmiştekilerden farklı bütün dünyada etkili olacaktır. Bu bağlamda, bütün dünyada dinler ve bilim üzerinde yeni paradigmalarla karşılaşabiliriz. Dijital dünyanın yeni değerleri, sistemik yaklaşımları, birey algısı, vs. ortaya çıkacaktır. 2000’li yıllardan sonra radikal düzlemde değişen toplum ve bireyler özellikle de yeni kuşaklar için tatmin edici cevapları henüz bulamamış olduğumuzu düşünürsek yeni dönemde ciddi sorunlarla karşılaşacağız demektir. Unutmayalım ki, bu yaşadığımız süreç sadece maske üretimi, tıbbi müdahale, hiyerarşik organizasyonlar sürecinin ötesindedir.
Covid19 pandemisi sona erdiğinde (Dileğimiz yeni salgın dalgalarının oluşmamasıdır) dünya üzerinde ciddi bir inşa çabası, hamulesi olmak durumundadır. Bunun da bugünkünden daha hızlı ve nitelik olarak yüksek bir sosyal ilişkiler doğuracağı tarihteki örnekleri itibariyle sabittir.
İlk önceliğimiz ülkemizin ekonomik ve sosyal performansının yükselmesidir. Peki, bu yükselme hangi şartlara bağlıdır? Yükselmenin ilk şartı ve zemini yükselen birey ve toplum muhayyilesi ve enerjisidir. Korona sonrası böyle bir enerji ve muhayyilenin gelişeceğine inanıyorum. Zira bu yükselme bizde var olan bir deneyimdir. Bunun örneğini yaşadığımız farklı ekonomik, sosyal ve siyasal krizler sonrası gösterebildik. Bu yüzden, yükselen bir enerji ve muhayyilenin gelişeceğine kuvvetle inanıyorum.
Ümit ediyorum ki, insanımız yükselen değerler üretecek, yüksek bir objektif ahlakın her sahada tatbikini sağlayacaktır. İkinci şart ve zemin ise etkin organizasyon yeteneğidir. Kriz esnasında gösterdiğiniz göreceli organizasyon yeteneğimiz daha büyük ve başka organizasyonlara ve yapıcı ilişkilere dönüşebilir… Bu safhadaki fikir, beşeri ve beşeri olmayan varlıklarımız, organizasyon yeteneğimiz ve bunlara bağlı her şeyimiz bir siyasi ve hukuki gen dizilimi ile tecessüm ederler.
Şu halde yeni, yenileyen ve yükselen bir siyasi form ortaya çıkacaktır. Bu siyasi ve toplumsal yapılanma güçlü ve objektif evrensel hukuk kurumları ile biçimlendirildiğinde ülkemiz her yönden bir cazibe merkezine dönüşecektir. Bu devasa toplumsal, ekonomik ve siyasi ilişkiler ağını, üretim ve paylaşım biçimlerini yüksek nitelikli profesyonel kadrolar, her biri yerinde etkin değerlendirilmiş beşeri malzeme ile yönetmek mümkün olacaktır… Yakın zamanda basında da yer alan, Türkiye'nin krizi görece iyi yönetip, bazı ülkelerde yaşanan türden faciaları ön alması nedeniyle küresel düzlemdeki sermayenin Türkiye'ye yöneldiğini görmekteyiz. Bu bizim tasavvur ettiğimiz güzergâhın bir durağıdır.
Diğer yandan, Korona Krizi küresel tedarik zincirini kırmış bulunmaktadır. Dünya genelinde yaşanan adeta savaş atmosferinin yanında lojistik hizmetlerin etkin organize edilemediği de görülmektedir. Yukarıda ifade ettiğim bireysel ve toplumsal zeminimizi rasyonel kullanırsak, deneyimlerimizi tekrardan uygulamayı başarırsak, yeni küresel tedarik zincirinde önemli bir yerde bulunabiliriz. Ben buna inanıyorum.
Tarihte Pandemiler ve Etkileri
Tarihsel olarak büyük krizler ve pandemiler sonrası yeni bir dünyanın ve yeni güç merkezlerinin oluştuğunu görmekteyiz. Bu niçin bizde olmasın, bizde tecessüm etmesin? Eğer bu süreci doğru yönetirsek herkes zengin olur. Ben şahsen herkesin zenginliğe eriştiği bir dönemde yaşamak isterim.
Tarihte Pandemiler ve Etkileri
Tarihte Pandemiler ve Etkileri