Türk pop müziğinin en ünlü isimlerinden 79 yaşındaki Erol Büyükburç İstanbul Etiler'deki evinde ölü olarak bulundu
Etiler'de oturan Erol Büyükburç’u saat 11.00 sıralarında telefonla arayan ve ulaşamayan menajeri Osman Nuri Yazıcı, polisten yardım istedi. Polis ekipleri ünlü sanatçının evine saat 12.00 sıralarında gelerek, çilingir yardımıyla kapıyı açtı. Evde yapılan incelemede Erol Büyükburç’un cesedi, yatak odasında bulundu. Yatağının yanında yüzü koyun yatan Büyükburç’un öldüğü anlaşıldı. Polis ekipleri tarafından yapılan ilk incelemede Erol Büyükburç’un üzerinde darp ya da ölüme sebep olacak herhangi bir iz bulunamadı. Ev kapısının içerden kilitli olduğu ve ev içinde her şeyin normal olduğu görüldü. Kalp ve şeker hastalığı bulunan ünlü sanatçının kalp krizi sonucu ölmüş olabileceğini belirten yetkililer, kesin ölüm nedeninin Adli Tıp Kurumu'nda yapılacak incelemenin ardından belirleneceğini söylediler. Büyükburç'un kesin ölüm nedeninin, incelemelerin ve Adli Tıp Kurumu'nda yapılacak otopsinin ardından netlik kazanacağı bildirildi.
Erol Büyükburç; 22 Mart 1936'da Adana’da dünyaya geldi. Eğitimine babası Sufi Beyin bir Fransız şirketinde çalışmasından dolayı bulunduğu Halep’te Frere Maris’te başladı, daha sonra Adana Kemal Paşa İlkokulu’na devam etti. İstanbul’da Fatih Gelenbevi Ortaokulu’nu ve 1951 yılında başladığı Ticaret Lisesi’ni bitirdi. Ardından İstanbul Belediyesi Konservatuvarına devam ederken “Alis Rosental’dan” şan dersleri aldı. İstanbul Üniversitesi İktisadi Ticari İlimler Akademisi Yüksek ticaretin üçüncü sınıfından ayrıldı. Daha lise yıllarında İstanbul’da kurduğu ilk grubuyla (Şevket Uğurluel, akordeon; Kanat Gür, gitar; Salim Ağırbaş, davul; Metin Ersoy ve Erol Büyükburç, solist) Florya plajında müzik yaptı.
Müzik çalışmalarına daha lise öğrencisi iken İsmet Sıral Orkestrası eşliğinde solisti olarak Caddebostan Gazinosu’nda sahneye çıkarak başladı. Bu orkestrada kalmasını sağlayan şarkı Frankie Laine yorumuyla popüler olan Jezabel adlı şarkıdır. Yedek subaylığını Urfa’da yaparken orduevinde müzik ve sahne çalışmalarına devam etti. Askerlik dönüşünde Leyla Sayar’ın desteği ile İstanbul’un klüp çevrelerinde ismini duyurmaya başlar. Kendi adına kurduğu ilk orkestrası Erol Büyükburç Vokal Grubu ile Four Lads, Platters tarzı vokal müziğinin ve doo-wop’ın Türkiye’deki öncü uygulayıcısı olur.
Bu denemelerden elde ettiği olumlu sonuçlar üzerine yorumcu ve besteci oldu. Müzik hayatına 1961’de ‘‘Little Lucy” adlı bestesini plak yaparak başladı. Bu şarkıyı “Kiss Me”, “Lover’s Wish”, “Memories” adlı besteler takip etti. Bu dönemde yanında Rüştü Kurtuluş, Nüceyim Fener, Kadri Ünalan, Nejat Alpay, Altan İrtel’den oluşan bir kadro bulunmaktadır.
1962 yılında Kadri Ünalan’ın Başar Tamer ve Gönül Turgut solistliğinde kendi orkestrasını kurması üzerine Erol Büyükburç’un Şerif Yüzbaşıoğlu orkestrası ile Hilton gibi lüks mekanlarda çalıştığı bir başka dönem yaşar.
1964 yılında Erol Büyükburç‘un Şerif Yüzbaşıoğlu’ndan ayrılır ve yeni bir grup kurar, piyanoda Necdet Karar, basta Çarli, elektro gitarda Cüret Işıközlü’nün bulunduğu bir kadro ile çalışır. Aynı yıl Belgrad’ta yapılan Balkan Melodileri Festivali’nde Milli Orkestra ile sahne aldıktan sonra orkestrası yepyeni bir şekil alır. Orkestranın yeni biçiminde Erol Büyükburç dışındaki diğer solist 1939 doğumlu Ayferi, piyanist 1929 doğumlu Altan İrtel, baterist 1936 doğumlu Çetin Çalışır ve basçı 1937 doğumlu Işık Tapan ve gitarist 1940 doğumlu Yurdaer Doğulu’ydu. Yeni orkestrasıyla Erol Büyükburç’un folk düzenlemeleri ve giderek kendi bestelerini öne çıkararak ikinci çıkışın başlangıcını yapıyordu.
2 Eylül 1964 yılında düzenlenen 1.Balkan Festivali’nde ilk kez ülkemizden bir milli orkestra oluşturuldu. Yarışmanın solistleri ise Erol Büyükburç, Tülay German ve Tanju Okan’dı. Büyükburç’un repertuvarı, Kara Tren, Kapı Önünde Durdum, Kara Kaş Gözlerin Elmas,Tamo Tamero ve Little Lucy’den oluşuyordu. Bu yarışmada en iyi şarkıcı seçilen Büyükburç, 1965 yılında yeniden Boğaziçi Müzik Festivalinde “en iyi şarkıcı” ve “en iyi orkestra” ödüllerini kazandı. Bu yarışmada “Altın Tasta Üzüm Var” adlı bir kantonun popüler batı müziği izdüşümünde yeniden üretimi niteliğindeki bir bestesini seslendirdi.
Kırık Kalp, Yasemin, Gözlerime İyice Bak, Gel Gir Koluma gibi popüler müziğimizin ilk hit şarkılarını Ümit Eroğlu (Yurdaer Doğulu, Şerif Yüzbaşıoğlu) düzenlemeleri ile yapar.
Müzik piyasasında henüz yeni olan Çiğdem Talu ile 1973 sonlarına doğru işbirliğine yönelir. Büyükburç ile Talu’nun ortaklığı yalnızca iki 45’lik plak boyunca devam eder.
1992 yılına kadar futbol takımı şarkıları, illere yönelik şarkılar, çocuk şarkıları, belli vakıflara yönelik hazırlanmış marşlar, kendi hazırladığı kukla karakterleri ve kukla oyunları için hazırladığı şarkıların ağırlıklı olduğu bir üretim sürecine girer. 1990-2007 arasındaki süreçte Erol Büyükburç, TRT için tango emisyonları yapar, yabancı şarkılara Türkçe söz yazıp seslendirir, turistik programlar yapar, resim yapar, vecize yazar, çocuk şarkıları ve iller ile ilgili şarkılar yapmaya devam eder. Öte yandan Büyükburç içinden geleni yapan bir şarkı yazarı kimliğinden sıyrılıp, kendi oluşturduğu sipariş katalogundaki kategorilere birileri “check” atmış gibi ısmarlama bir üretkenliği benimsedi. Böylelikle ne Büyükburç nostalji tacirlerinden sıyrılıp sanatçı kimliğini dolaysız bir biçimde ortaya koyabildi, ne de kendisi bu kimliği hatırladı.
İlk albümü Sevgi Çiçekleri 1975 yılında müzik marketlerinde yer aldı. 1981 yılnda ise yeni albümü Sen Varsın’ı çıkarttı. Bu albümündeki Sevemem şarkısı ile ün kazandı.
Yaratıcı, yenilikçi ve çok yönlü olan Erol Büyükburç, Türk pop müziğine getirdiği yeniliklerle anılıyor. Uzun yıllar Efsaneler Orkestrası ile çalıştı.
33 film, 20 fotoroman, 6 taş plak, 5 long play, 75 tane 45’lik, 9 kaset, 200’e yakın ödül, 1800 beste, yapıp sayısız gazino çalışması ve bir o kadar da turneye katıldı.