ZEYNEP SEYYAH AK
Unutuş Bestele
Eşiktedir ölüm ve yaşamak
Her şey düş kırıklığı saltanatında
Sonsuzun tuvalinde
Kafesini ellerinde taşıyan ruh
Yansır âleminde öteki kutbundan
Hangi gerçeğin kâbusudur sırttaki
Hangi ezberdir yaşamak çilesi
Anlaşılmamış
Toplanıp gidiyorken cesaretler
Eğreti duruyor üzerinde kalabalıkları
Geriye bakma zorunluluğu
Gözleri kör eden bir ışık
Saçıyor her renk
Siyahın tecrübesi
Saf siyah saf göç
Bir lokma toprak sözcüklerinle yutkunur
Düşünmek ne katı ne zorba ne vahşi atlas
Kan topluyor sadece düşünmek
O en aldatıcı efsun mucizesi bedende
Işığın süzülen mumu sürüye kurt oluyor
Kıvrılan yüreklerin korkusu
Gece kadar endişeli
O heyûladan kurtulmak
Ufka açıyorken yitik hep yitik
Bir tabutun üzerini toprak kapatıyor
Örtünür mü savaşmak neyi kanıtlar bir yürek
Kapatabilirdiniz mi vicdan kapılarını toprağın üzerine
Kendinden gitmenin bedelini göğüsleyen
İnşirahı hak eden suskunluk kadar asil
Boyun eğmenin doğasında yokluk zerreleri ile sınanan
Aşılmamış hiç ağır akan zamanın vakti koynundan
Mühürlü sözcükler kurup gidemezsin
Gerçek kadar acı duruyorken
Herkes ruhundaki bir rüzgârla savaşta
Kan kusuyorken baldıran budadılar canından
Sırtlanlar gibi sırıtıyor tuzla çürütülmüş yaralar
İnce bir ölüm tutuyorken sıtma gibi bedende
Aheste çokça mest
Şaşkınlık çizgileri yüzünde bir arafta
Kendine köle savruk
Hiçbir gerçek karanlığının dostu değil
Uykunun derinliklerinden
Uyanan bir dev gibi
Dudaklarında unutuş bestele