Warning: Attempt to read property "post_excerpt" on null in /home/asanatlar.com/public_html/wp-content/themes/sahifa/framework/parts/post-head.php on line 73

Varlık Dergisinin Ağustos 2017 Sayısı

Dosya:
İkinci Yeni’den
Toplumcu Şiire
Kemal Özer
 
Varlık Dergisinin 
Ağustos 2017 Sayısı
Çıktı
 
Dosya: İkinci Yeni’den Toplumcu Şiire Kemal Özer
 
Şair Kemal Özer, dergici, yayıncı, çevirmen kimlikleriyle, kaleme aldığı anı, gezi, günlük, çocuk kitaplarıyla, hazırladığı derlemelerle çok yönlü bir edebiyat adamıydı. Ayrıca Şubat 1983 – Mayıs 1990 tarihleri arasında Varlık dergisi genel yayın yönetmenliğini de üstlenmişti. Bu ayki dosyada Şeref Bilsel, Refik Durbaş, Nihat Ateş, Enver Topaloğlu, Cengiz Kılçer ve Murat Karacan Kemal Özer’in şiirlerini, edebiyatımızın toplumsal hafızasını hangi açılardan genişlettiğini inceliyorlar.
 
Gerçekliğe Sırt Çevirmemiş Bir Şair: Kemal Özer – Şeref Bilsel       
Kemal Özer, ilk üç kitabında sadece “İkinci Yeni” değildi; “her zaman yeni” idi. Çünkü donuk, tanımlanacak bir alana terk etmedi kendini. İnsanla, hayatla birlikte akmayı sürdürdü. Tanıklıklardan vazgeçmedi. Bu tanıklıkların en büyüğü Sivas kıyımıydı. Şair, bu kıyımı “yaralı semah” haline getirip halkın ve henüz gelmemiş zamanın ortasına indirdi.
 
Elini Tutmadı Kimse Kelimelerden Başka – Refik Durbaş      
Asıl adı Özer, soyadı Özler idi. Mahkeme kararıyla adını da “Kemal Özer” olarak değiştirdi. Güleryüzlü, hoşsohbet, ironiye açık bir kişiliği vardı. Bir kelimenin çağrışımının getirdiği konu üzerine saatlerce konuşabilirdi.
 
“Yeni Bir Bugünün” Şairi: Kemal Özer – Nihat Ateş
Kemal Özer, Türk şiirinin toplumcu geleneğinin halkasına eklendiği gibi, o halkayı kendi diyalektik katkısıyla büyütmüş ve ilerletmiştir. Bunu ilerleyişi iyi anlamak gerçekçi şiirimizin önemli bir görevidir; ancak bizim bu konuda önemli zaaflar taşıdığımız da bir gerçektir.
 
Çağının Tanığı, Halkının Sesi Olmak – Enver Topaloğlu
Kemal Özer, şiire İkinci Yeni’nin ortasından başlayan birkaç şairden biridir. İkinci Yeni’nin öncü şairlerinden Edip Cansever, Turgut Uyar, İlhan Berk gibi isimler, daha önce farklı şiir deneyimlerinden geçerek bu dalganın içinde yer almışlardır. Ancak Cemal Süreya, Ece Ayhan, Ülkü Tamer gibi Kemal Özer’in de İkinci Yeni’den önce bir şiir deneyimi yoktur.
 
İkinci Yeni’den Toplumcu Şiire Kemal Özer – Cengiz Kılçer
1970’li yıllardan itibaren toplumcu çizgideki şiir kitapları art arda gelmeye başlar. Yine bu yıllarda Kemal Özer poetik/estetik düzlemde, başta İkinci Yeni hareketi olmak üzere, bir yandan toplumcu-gerçekçi çizgide olmayan şiir/şairler ile esastan bir hesaplaşmaya girişirken diğer yandan özeleştiri yapmaktan da çekinmez.
 
Zamandan Bağımsız, İnsana Bağımlı Bir Şair: Kemal Özer – Murat Karacan
Kemal Özer şiirlerini teknik olarak incelediğimizde, başlangıcından son kitabına kadar belirli bir vezin görüntülenemese de bir disiplin dahilinde oluşturulduğu, dize uzunluklarının ve hece sayılarının birbirine yakın olduğu, kıta düzenlemelerinde 4’lü (murabba), 5’li (muhammes), 6’lı (müseddes), az da olsa 7’li (müsebba) ve 8’li (müsemmen) yapıları kullanılarak, Türk şiir geleneğinden esinlenildiği hissedilmektedir.
 
Bu Sayının Diğer Yazı ve Şiirleri
 
Friedrich Nietzsche ve Torino Atı – Taner Ay
Friedrich Nietzsche’nin “oğlancı” ve “eşcinsel” olduğuna ilişkin iddialar, birer zırvalıktır. Bu tür iddialara delil olabilecek bir tanıklık veya kayıt yoktur. Aksine, hep karşı cinse ilgi duymuştur. Aklı başında geçirdiği son 10 yılındaki arkadaşları çoğunlukla kadınlardı.
 
Sera Toplumunda Çöl Olmak ya da Kayıtsızlığın Aç Bırakılmış Toprağı Üzerine – Hüseyin Köse
Haz bir tuzaktır, o kadar. Uyuşmanın hareketsiz cenneti, kabuk bağlamış yarayı balmumuyla sıvazlar. Duyguları alçıdan kalıplar haline getirir ve Benjamin’in Kafka üzerine yazdığı betikte belirttiği gibi; utanç ne yalnızca başkalarının varlığında hissedilir artık, ne de başkaları adına… Bu şeytani dikkat eleme tuzağına düşenler zaten hiçbir şey anlamadan terk etmeye yazgılı olanlardır salonu.
 
Anlatılar – Sezer Duru
Ülkenin yetiştirdiği en önemli çizer-yazar olan Yüksel Arslan 2017 yılının Nisan ayında yıllarca yaşadığı Paris’te öldü. Ülkemiz önemli insanlarının kıymetini hiçbir zaman bilemediği için buralara gelmeden yaşamını orada sürdürdü sevgili posbıyık. Çoktandır hastalıklarla ve sonu gelmeyen ameliyatlarla geçiyordu ömrü, ama bunlara aldırmıyordu.
 
Neden Şiir Okuruz? – Haydar Ergülen 
60’dan 61’e doğru giderken, belki telaştan, belki gözüm arkada kalmasın isteğiyle, vaktiyle okuyup pek sevdiğim, doyamadığım, sonra başka şeyler okusam da onları unutamadığım, çeşitli vesilelerle beni de pek etkilemiş, sevindirmiş, kimi sevinçten kimi acıdan gözlerimi doldurmuş kitapları, yazarları, dedim ya dünya gözüyle bir kez daha okuma arzusuyla dolup taştım, taşıyorum. Ah!
 
Kırık Plak (Şiir) – Tahir Abacı
 
Üç Kamyoncu (Öykü) – Belma Fırat
 
Annenin Ölümü (Şiir) – Kadir Aydemir
 
Safvetî Ziya: “Kalbimi Parçaladınız, Yırttınız da Bir Şey Demedim” – Murat Batmankaya
Şûra-yı Devlet (Danıştay) âzâsı Ahmet Ziya Bey, ilkokula yazdırmamış oğlunu; Boğaziçi’nde, Emirgân’a bağlı Boyacıköy’de, Kuleli Yalı olarak bilinen saray yavrusuna –ki A.Ş.Hisar pek çirkin bulur bu yalıyı– çağrılan özel mürebbiyeler sayesinde yabancı dilin yanı sıra okumayı yazmayı, toplamayı çıkarmayı, oturup kalkmayı öğrenmiş, “Salon Köşelerinde”nin muharriri…
 
Leş (Şiir) – Cenk Gündoğdu
 
Atkı-Çözgü (Öykü) – Leylâ Çapan
 
Mandal (Şiir) – Betül Dünder
 
“Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey”de “Dünya Çok Büyük, Zaman Çok Geniş” – Özge Emre
“Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey” kendine özgülüğü ile göz dolduran bir eser. Metnin tümüne hâkim şiirsel, akıcı diliyle ve gizem dolu imgeleriyle edebî lezzet veren bu romanda gözlemlenen iki çarpıcı unsurdan ilki, gerçeklik algısının sarsılarak çeşitli olasılıklara açık ve belirsiz hale gelmesi, diğeri ise zaman algısının belirsizleşmesidir.
 
Anne Ben Yatağımda Uyandım (Şiir) – Mehmet Mümtaz Tuzcu
 
Sol Yolculuğun Yas ve Melankoli Bağlamında Sorgulanışı – Halûk Sunat
Sadeleştirirsek, Badiou, bize, iki ‘özneleşme’ basamağı olduğunu söyler: Birincisi, somut bir ‘bi-rey’in, ‘komünist idea’ dünyasına katılırken yaşadığı özneleşme; diğeri ise, tekil/ büyük politik/ siyasal hakikat dünyamızın tarihsel tasavvur hanesine düşürülmesi (ben, buna, hakikatin kayda alınırken ‘öznelleştirilmesi’; daha da doğrusu, hakikatin yaşantılanırken –teneffüs edilirken– öznellik hüviyeti kazanması, diyeceğim).
 
Kolun Kırıldığı, Yenin İçinde Kaldığı (Şiir) – Olcay Özmen
 
Tuğrul Tanyol Şiirinin Temel Dinamikleri Bağlamında: “Ansızın Yaz” – Sinan Bakır
Tuğrul Tanyol şiirinde belirginleşen ana temanın varoluş problemi olduğunu söylemek mümkündür; varoluşunu özgür edimlerle gerçekleştirmeye çalışan modern birey ve onun bu süreçte yaşadığı sancılarıdır odağa alınan. İlk dönem şiirlerinde bireyin bu sürecini yıkıcı, boğucu, karanlık ve yoğun bir karamsarlık içinde yansıtan Tanyol, yaşamın mekânı olan büyük kenti, benliğini arayan modern bireyin çıkmazı/mezarı haline getirir.
 
Toplumsal Hassasiyetler Nelerdir, Nerede Bulunurlar? (Şiir) – Anıl Cihan
 
Feridun Andaç ile Söyleşi – Yunus Bekir Yurdakul
Yazmak aynı zamanda okur’a gitmektir; başka başka hayatlara karışmaktır.
 
Kontrol Mağaraları (Şiir) – Şeyda Üzer
 
Sevgi Soysal ve “Tutkulu Perçem”deki Kadınlar – Duygu Kankaytsın
Farklı bir kadın yazar olarak adım attığı edebiyat dünyasındaki ilk yapıtı “Tutkulu Perçem”de Soysal, isimsiz kadın kahramanının, isimsiz kentte, bir troleybüs direği, bir yol makinesi, bir kavga olma dileğini açığa vurmasındaki gibi özne olma mücadelesinin sancılarını anlatmakla kalmaz, tıkanmış bir evliliğin sonunu da haberdar eder.
 
Seninle Aramda (Şiir) – Efe Duyan
 
Yeni Şiirler Arasında – küçük İskender
Sululuk ile ironi arasındaki tehlikeli deltada ne birikmişse seçerek paylaşmalı şair
 
İzmarit (Öykü) – Zeynep Gülçin
 
Ağırlık (Şiir) – Nazan Şahin
 
Ufakça Halkın Yüreğindeki Büyükçe İnsanlığın Alevi (Öykü) – Ayşe Asrın Yılmaz
 
Parsları Sivrilmiş Toynaklarında (Şiir) – Işıl Salman
 
Saplantı (Şiir) – Gökhan Bakar
 
Okul Aile Birliği Toplantısı (Öykü) – Said Coşar
 
Varlık Kitaplığı
 
“Belki Yarın” / Jale Sancak – Tülay Akyol
Mağdur, tanık ve anlatıcının çizdiği üçgen tüm öykülerde etkileyici biçimde okuyucuyu bu üçgenin merkezine alıyor. Belki Yarın, son dönem öykü kitapları arasında, hem toplumsal hem de bireysel yaşanmışlıkları ajite etmeden etkileyici biçimde okuyucuya sunabilmiş bir kitap.
 
“Karaço / Yolların Bittiği Yer” / Hüseyin Yurttaş – Ahmet Günbaş
Hüseyin Yurttaş’ın, Kurtuluş Savaşı kapsamında Soma/ Cinge cephesini konu edinen Karaço / Yolların Bittiği Yer adlı romanında geriye dönük çift zamanlı anlatım tekniği kullanılmış.
 
“Sahiden Hikâye” / Kemal Varol – Beyza Selen Çavuş
Sahiden Hikâye, Varol’un ilk öykü kitabı. Kitaba başladığımız zaman, bağımsız kısa öykülerden oluştuğunu, kimi hikâyelerin sonuçsuz kaldığını düşünsek bile Varol bizi şaşırtıyor.
 
“Küçük Şeyler Mevsimi” / Çiğdem Sezer – Beytullah Kılıç
Küçük Şeyler Mevsimi, Öteki Yayınevi tarafından Kasım 2016’da okurla buluşturuldu. 1960 doğumlu şairimiz Çiğdem Sezer, kitabı üç bölümde sunuyor bize: “Aramızdan Hayat Geçti”, “Küçük Şeyler Mevsimi”, “DİNA”.
 
“Sev Diyebiliriz Hâlâ” / Mine Ömer – Nezihe Altuğ
Mine Ömer, karşı konulmaz bir itiraf dürtüsü ile yazıyor. Hayatı hep ölüme dair bir geri sayım olarak imgeleştiriyor.
 
Şiir Günlüğü – Gültekin Emre
Behçet Necatigil’in 100. Yaşına Yüksel Pazarkaya’nın saygıyla sunduğu bir armağan “Necatigil alıntıları, çağrışımları, izleri, özenmeleri” taşıyan Necatigil Dolayları (Sözcükler 2015). “gitti/ boynu bükük/ ardındakiler/ yetişir mi şimdi/ birkaç mevsim besleme–/ umudu// umut en aldatan dost kör topal/ anı arındıkça dayanak” (İlk Son/Söz).
 
Küresel Haberler… – Zeynep Şen
Edebiyat tarihi eserlerinin yok edilmesini isteyen ve bu istekleri yerine getirilmeyen yazarlarla dolu aslında. Ancak Kafka ve Gogol örneklerinin aksine, yazarların eserlerinin günyüzü görmelerini istememelerinde bir haklılık payının olması görülmemiş şey değil. Örneğin Nabokov’un son eseri Laura’nın Aslı belki de asla basılmamalı, karanlığa gömülmeliydi.
 
 

 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir