Vedud İsm-i Cemili

MEHMET ALİ BAL
Vedud İsm-i Cemili
 
“El- Vedud” İsm-i Şerifi “Kullarını en fazla seven ve sevilmeye en layık olan” manasındadır. Allah (cc) kullarını en fazla sevendir. Hazreti İsa’nın dilinden “Eğer onlara azap edersen, şüphe yok ki, onlar senin kullarındır ve eğer kendilerini bağışlarsan yine şüphe yok ki, sen, mutlak galipsin ve hükmünde hikmet sahibisin” der” (Maide/ 118) denilmektedir. Bu ayet, Allah’ın (cc) kullarını en fazla sevmesini ne kadar da beliğ anlatmaktadır. Bunun karşılığı olarak da “Sevilmeye en layık olan Allah’tır (cc)”.
 
“Vedud” ismi “Latif ve enis” kelimeleriyle karşılandığında, “Sevilmeye layık, sevilme ve hoşa gitme iradesi gösteren, eğlendirici olan, nezakette dikkatli olan, benzerleriyle bir basitlik sergileyen, insanlar arası kolay ilişki kuran, sevimli, hoşa giden” anlamındadır. Kelime manası olarak “Vüdd” (Mevedded kelimesinin masdarı- Lisan-ül Arab) kelimesi “Hubb ve ülfet” kelimeleriyle eş anlamlı olarak “Bir kişinin diğer bir kişiye gösterdiği sevgi ve sempati duygusu, uyumluluk, kişiler arası uyum, sempati, iki kişi arasında birinden diğerine tabii meyil” demektir. Burada, “Vüdd” kelimesinin sadece bizim anladığımız dar çerçevede, sevgi olarak karşılanmasının ötesinde tabii bir meyil ve uyum da ifade edilmektedir.
Bu noktadan bakıldığında, tabiattaki varlıklar arasındaki yardımlaşmanın kaynağı, yeryüzü ve çepeçevre saran atmosfer arasındaki koruma ve hayat ilişkisinin kaynağı da bu meyil ve uyumdur. Meyil ve uyum da sevginin bir pırıltısıdır, Vedud isminin bir cilvesidir. “Vüdd” öyle bir mana vardır ki, bütün bu tecelli ve tezahürlerin inci gibi parlamasına vesile olmaktadır; mahremiyet ve mahrem olan gizli olan manaları bu çerçevede anlaşılmalıdır. Elbette ki lütuf ve hususi hediyeler gizlidir. En azından, hediye açık olsa da verenin maksadı ve alanın kalbindeki şükür ve istiğfar gizlidir. Vedud bazen Muhib kelimesiyle karşılanmıştır. Meveddetli, Munis, cana yakın, sevmeye istekli, şirin, şefkatli, sevgili manalarında kullanılmaktadır (El Maani- Türkçe Arapça Lügat).
 
Dua Kitabı Cevşen’de Vedud ismini bir arada zikredildiği isimlerle müştereken tefekkür etmenin, bizi bu ismin semasına çıkarmasını ümit ediyoruz:
 
“Ey günahkâr kullarına affı ve müsamahası bol olan Afüvv!
 
Ey kullarının hata ve günahlarını bağışlayan Gafur!
 
Ey yarattıklarını çok seven ve onlar tarafından çok sevilen Vedud!
 
Ey kullarının şükrüne fazlasıyla mükâfat veren Şekur!
 
Ey günahkârların layık oldukları cezalarını tehir ile kendilerine sabır gösterip tövbelerine fırsat veren Sabur!
 
Ey yarattıklarına hadsiz şefkatle merhamet eden Rauf!
 
Ey kullarına hadsiz nimetler lütfeden, rahmet ve şefkatiyle muamele eden Atuf!
 
Ey Yüce zatı bütün kusurlardan münezzeh olan ve mahlûkatını da daima temiz tutan Kuddüs!
 
Ey hayatı ezeli ve ebedi olan Hayy!
 
Ey bütün mevcudat ancak kendisiyle varlıkta kalan Kayyum!” (Cevşen/ 56)
 
Bu esma tertibinden de anlıyoruz ki, Vedud ism-i cemili bazı İslam büyükleri tarafından esma-i azamdan sayılan Hayy, Kayyum ve Kuddüs isimlerinin bir manevi gül yaprağı gibi iç içe dürülmüş semasında akan bir yıldız gibidir. Bu husus “Yarattıklarını çok seven ve onlar tarafından çok sevilen” Vedud isminin letafetini ve manasını göstermesi bakımından ne kadar da manalıdır. Sevgi öyle bir iksirdir ki, içine akıtıldığı şişesinden belli olur. O kadar nazlı büyütülür ki, iç içe ve üst üste manalarla ve lütuflarla sarılarak korunur.
 
Diğer yandan mevcudatın maddi ve manevi temizliği, hayat sahiplerinin diriliği ve hayatın devamı ve kâinatın bir kaide gibi durdurulmasında Vedud ismi cemilinin tecelli ve tezahürleri de vardır. Ancak, bu Mevlana ve bazı âşıkların gördüğü ve dediği gibi sadece aşk merkezinde değildir. Buradaki sevgi manası daha farklı, kapsamlı, başka bir mana-yı münezzehedir.  Kudret ve Hikmet ifade eden Esmasının tecellisiyle dönen yıldızlar, galaksiler ile bahar ve can verme gibi mükevvenatın hediyesinde Vedud İsminin latif ve enis tecellilerini okumaktayız. Yer ve göğün (Yerküre ve atmosferin), kuru ve yaşın, toprak ve suyun, su ve havanın, anne ve evladının birbirini sarması, kucaklaması, birleşmesi aynı tecelliler iledir.
 
Vedud İsminin burcuna af niyazları (Afüvv ismi delaleti) ve istiğfar yakarışlarıyla (Gafur ismi delaleti) çıkılmaktadır. Vedud ism-i cemili semasında şükürler, tövbeler, şefkatler, merhametler ve tertemiz kılınmış ruhlarla daimi diri ve kaim olmak nimeti lütfedilmiştir.
 
Vedud isminin aşk ve his yönünü tutanlar için sevgi varlıkların etrafında döndüğü güneşlere benzer. Anneler sevgiyle yavrularını besler ve korurlar, yavruları da annelerine karşı içlerine yerleştirilmiş tam da sevgi karşılığı gelen hislerle davranırlar, onların sinelerine dönerler. Denizlerin dalgalanmasını, yıldızların dayanılmaz bir cazibe gücüne ram olup güneşlerin etraflarında dönmelerini, yaprakların rüzgarla fısıldamalarını hep bu “Hubb ve ülfet ve aşk” kelimelerine bağlarlar.
 
Vedud isminin akide ve salih amel yönünü alanlar ise Kuranın bakış açısına bakarlar: “(Resulüm), şöyle de: “-Eğer siz Allah’ı seviyorsanız, hemen bana uyun ki, Allah da sizleri sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Zira Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir” (Al-i İmran/ 31). Kimileri bu ayeti kerimeyi tesirli bir muhabbet ve yakınlık duası olarak okumakta iseler de ayetin akideyi tesis edici yönü muhteşemdir. Allah’ı (cc) sevmek O’nun Peygamberine (asm) uymak, itaat etmekle gösterilebilir bir husus olarak hükmedilmiştir.
Hiçbir şatahat ve sapmaya düşmeden, ayet bir cümle içinde akide ve salih ameli tesis etmiştir. Ardından da vedud isminin arşına çıkış için günahların bağışlanması zikredilmiştir. Ayetin hüküm ve tevhit cümlesi ise “ Allah Gafur ve Rahimdir” yani “Mağfiret eden, günahları sevaba çeviren Gafur ve Rahim esması ile tecelli eden ve rahmet nuru gönderendir”. Bu ayetin lafzı ve ruhundan da Cevşen’deki esmanın müşterek zikrinde Vedud İsmi Cemilinin “Afüvv, Gafur, Rauf ve Atuf” gibi esma ile birlikte olmasının kaynağına erişmiş bulunuyoruz. Allah’a sonsuz şükürler olsun…
 
Evrende gördüğümüz, hissettiğimiz ve bildiğimiz bütün sevgiler Vedüd İsminin cilveleridir ki, bu küçük mecazi yollardan hakiki kaynağa erişilmektedir. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi Tevhit Hakikatine ve akideye taalluk edemeyen hiçbir esma tecellisi sahih kabul edilemez. Esasında kendi mana ve fonksiyonunu yitirir. Nitekim Vedud ismi de Hayy ve kayyum isimleriyle birlikte zikredilmiştir. Eğer kayyumiyet kesilse, Hayy tecellisinden bir an dahi mahrum kalınsa meveddet de yok olur. Ya bozulur ya da yokluğa maruz kalır.
 
Birçok ismin hakikati gibi Vedud isminin hakikatinin de bizim ve İslam dünyasının üzerine yağmasını dilerdim. Fethi Gemuhluoğlu Merhumun deyişiyle “Tarihine dost, insanına dost, insanlığa dost, kendine dost insanlar olalım” isterdim. Meveddet ve muhabbetin ancak tevhit kaynağıyla doğru ve güzel olacağının şuurunda olarak, bizi neredeyse esmanın tam idrakinden ve kabulünden uzaklaştıracak kabuller, iddialar ve amellerden uzak kalalım isterdim.
Öyle uzak kalalım ve öyle Vedud isminin tecellilerine mazhar olalım ki, içimizde hissettiğimiz muhabbet ve meveddet muhataplarımızda da yaratılacak derecede ehil ve samimi ve muhlis olsun isterdim. Tıpkı bir annenin bebeğine şefkati ve bebeğinin de annesinin sinesine bitişmesi gibi.
Vedud isminin tecelli ve tezahürlerinin bizleri en fazla sevilmeye layık olan Allah’ı (cc) sevmeye, sonra da O’nun sevdiklerini sevmeye götürmesini arzu ederdim. Bu meveddetin bir küçücük amel ile kıvılcım çıkaracağına imanım tamdır.
Vedud isminin içimizde tahakkukuyla yandıkça yanalım isterdim. Zira Vedud isminin sıcaklığını hissettiğimiz ölçüde Cehennem sıcaklığından zarar ve azap görmeyeceğimizi ümit ediyorum.
 
Allah’ım bizlere Vedud isminin burcuna çıkmak için istiğfar, tövbe, yakarış, dua nasip et. Affedilmeyi, günahlarımızın sevaplara çevrilmesini, bir kere hakikati hissettik mi ondan hiç ayrılmamayı, Hayy, Kuddüs ve Kayyum Esmayı Azam’ının tecelli ve imdadına nail olması bağışla. Âmin.
 
Vedud isminin bir başka tecellisi de biz insanlarda dolaylı şekillerde ortaya çıkan sevgilerdir. Mesela ortaya çıkardığımız güzel eserleri sevmek, yetiştirmeyi Allah’ın nasip ettiği tertemiz çehreli ve vicdanlı nesiller yetiştirmeyi sevmek, ilim yapmayı sevmek gibi dolaylı mazhariyetlerdir. Bu mazhariyetlerin yeni medeniyet kurulması şartları arasında olduğunu hissediyorum. Allah’tan böylesi lütuflardan nasipli olmayı diliyorum.
 
 
ROTAP- banner-

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir