NİLÜFER ZONTUL AKTAŞ
Vurgun
Işık olamamanın hadsizliğine
kambur duruşlar eklendi
sessiz/ kefaletsiz çıkıyor
şimdi mahkûmlar…
Oruçlarda kefaretsiz öğlen ezanıyla
ya da ikindi iftarları
uyanır uyanmaz…
Bakamıyorum yıldızlara
bir sisle sönükler
ağlayan çocuklara meme yok şimdi
bazılarına çok olsa da
girdap var her şehrin gövdesinde
nasıl da çekiyor yığınları
hortumlar türemiş bilemediğim…
Işık olamamanın hadsizliği diyorum
tüm lambalar sönük
tüm çehreler sarı o yüzden
durduğum yolların
ne başı ne sonu belli
atlara uyuşturup binmişler
gövdeleri lâl
dalgalar titrek ve şahlanışları teslim etmiş
öte yüzlü denizlere…
Yapılanlar yıkılanların koynunda
ne adaletsiz bir ilişki bu
sükunet vakti mi olmalıydı
bilmiyorum… yoksa kıyamet!
Tarumar gülistanların güllerini
elimle tutuyorum
dikenleri ciğerime batsa da
ışık olamamanın hadsizliği
vuruyor beni
vuruyor