MEHMET TAŞTAN
Yağmur Islıyor Beni
Bir şiir mısra mısra kendini fısıldıyor
Damla damla dökülen zarif bir kadın gibi
Yağmur ıslıyor beni, beni yağmur ıslıyor
Yumuşak hecelerle söylenen adın gibi
Sen, duyulma korkusu yaşayan sır misali
Bir yol bulup mehtaba kaybolup gidiyorsun
Ben serenat yaparken ay ışığı altında
Dudakları kurumuş bu adam kim diyorsun
O günahsız kadına, benim ilk taşı atan
Parmakları doğrayan o şehlâ nigâh benim
Suçluyum, bukağıya vurulmuş cinler kadar
İnsanı yeryüzüne döndüren günah benim
Sen kırılmış bir dalı, zeytin ağaçlarının
Ben, Kura Vadisi’nde parçalanmış bir taşım
Sustukça derinleşen kuyulardan gam çeker
Efsunlu bir hayalle gezer talihsiz başım
Gidip de kaybolursan bir yalnızlık ilinde
Bu ülkede sadece ismim kalır geriye
Ne hayal ülkem olur, ne hayal eden biri
İmge olmaya hasret bir im kalır geriye
Başı döner ebenin, tutunamaz oyuna
Ben kaybeden çocuğun bahtıyla üzülürüm
Kanlı bir ihtilalde can veren ağaçlara
Nazire olsun diye ben ayakta ölürüm