Mahzuni Şerif
Yarpuz Dergisinin
Mayıs 2020 Sayısı
Çıktı
Yarpuz dergisinin 15. sayısı olan Mayıs 2020 sayısı çıktı.
Son yüzyılın büyük halk ozanı Âşık Mahzuni Şerif için hazırlanan özel ve güzel bir dosya ile çıkan bu sayıda şiirleriyle, yazılarıyla yer alan isimler:
Yasin Mortaş, Mehmet Binboğa, Durdu Güneş, Tayyib Atmaca, İlker Gülbahar, Mehmet Gözükara, Harun Çitil, Abdulhakim Eren, Ramazan Demirtaş, Ahmet Süreyya Durna, Eyüp Yıldırmış, Filiz Kalkışım Çolak, Erol Boyunduruk, Murat Kapkıner, Mehmet Osmanoğlu, Gülçin Yağmur Akbulut, Aslan Avşarbey, Nurkan Gökdemir, Ayfer Yıldız, Taner Eker, Oğuz Kayıran, Rıdvan Yıldız, Mehmet Şirin Aydemir, Burhan Çalık, Ömür Balcı, Ferhat Nitin, Gülden Taş, Haşim Kalender.
Yarpuz dergisini ilk kez Asanatlar’da haber yaptığımız için kapsamlı bir fikir vermesi bakımından derginin Genel Yayın Yönetmeni İlker Gülbahar’ın Yarpuz’un çıkış hikâyesini anlatan ve derginin 12. sayısında yayınlanan yazısını buraya alıntılıyoruz:
İLKER GÜLBAHAR
Yarpuz’un Doğuşu
Bazı telefonlar, hangi uyarı ziliyle çalarsa çalsın, kısır yaşam döngüsünde hareketliliğin habercisi gibi çalar. Öyle bir telefon çalmasıydı iki bin on dokuz yılının ilk günü. Ocak ayının en soğuk günleriydi, hatta Afşin’e en çok karın yağdığı yıllardan biriydi.
Telefonun öbür ucunda biraz boğuk bir ses… Sevgili kardeşim, diyordu; biz Afşin’e geliyoruz, şu an Göksun dolaylarındayız, eğer müsaitsen seninle de görüşmek isteriz.
Tayyib Atmaca’yla bin dokuz yüz doksanlı yıllardan yüz yüze değil ama gıyaben tanışıklığım vardı.
Osmaniye’de Kırağı dergisini çıkarıyordu. Beğenisini kazanmışım ki Kırağı dergisinde bir şiirime de yer vermişti. Sonrasında Eskişehir’e gitmiş ve oradan Maraş’a geçmişti. Maraş’ta da boş durmuyor, altmış sayıyı bulan Hece Taşları dergisini çıkarıyordu.
Heyecan bastı tabii. Yasin Mortaş ile birlikte geliyorlardı. Dergilerden tanıyordum Yasin Mortaş’ı da. Fotoğrafla ilgilendiğini bilmiyordum o zamana kadar. Akşam namazından sonra Şadırvan Çay Evi’nde buluşacaktık. Daha başkaları da gelecekti: Haşim Kalender, Ali Başpınar (Çöteli Ali).
Güzel bir tevafuk yaşandı. Rahmetli Nurettin Ertekin’le karşılaştık. O zamana kadar ismen biliyordum onu. Nurettin Ertekin de bize katıldı. Hoş sohbetlerin sıcak ortamı Şadırvan’ı o gün pek soğuk bulmuş olmalıyız ki daha tenha, daha huzurlu bir şekilde sanattan edebiyattan ve şiirden konuşabileceğimiz bir yer aradık. Kimin fikriydi bilmiyorum, Pir Ali Camii’nin kuzey cephesinde bodruma iner gibi bir çay ocağında hemfikir olundu.
Sanırım daha önceleri bu mahalde yoğurt pazarı varmış. Evet, burası biraz daha tenhaydı. Pek oturan da yoktu çay ocağında. Çay, bizim için demlendi, sobaya birkaç parça odun bizim için atıldı. Sırayla şiirler okuduk. Tayyib Atmaca ve Yasin Mortaş, atışma tarzında dörtlükler okudu. Yasin Mortaş, şiiri okumuyor, adeta tüm dizeleri kalbine akıtıyordu. Haşim Kalender on dörtlü hece ile yazılmış bir şiir okudu. Çöteli Ali de –o küçük dev adam- en çok sevdiğim –Bambaşka – şiirini okudu.
Nurettin Ertekin arada bir başını sallıyor, yaptığımız işin doğruluğundan bahsediyor, “Toplumu asla arka plana atamayız.” diyordu. Tayyib Atmaca Afşin’de müthiş bir sanatsal potansiyel olduğunu ve bu insanların bir araya gelip birbirlerine şiirler okuması yönünde bizlere telkinlerde bulunuyordu.
Bir ara sohbet bireyselleşti. Tayyib Atmaca’ya günümüz dergilerinin atmosferinden, dergilerde çıkan şiirlerin kalitesinden, yazdıklarımıza kimsenin itibar etmemesinden yakındım. Sanırım epey sızlanmışım ki “Siz de kendi derginizi çıkarın.” dedi. “Adı da Yarpuz olsun.” Neden olmasındı. Hem yazar da şair de çoktu Afşin’de.
Sanırım bir buçuk saat kadar oturuldu. Çay ocağından çıktığımızda gökyüzü hâlâ soğuk pamuk eliyordu. Tayyib Atmaca ve Yasin Mortaş, Maraş yollarına düşmeden önce bir de dergi tutuşturdular elime: Yolcu dergisi. Haşim Kalender ve Çöteli Ali ile de vedalaştık.
* * *
Çok geçmedi, on gün, belki on beş gün. Arayan Tayyib Atmaca’ydı. Derginin görev taksimini de yapmıştı. Sahibi ve yazı işleri müdürü Halil Demir, danışma kurulu Haşim Kalender, Ahmet Süreyya Durna. Genel yayın yönetmenliğine de beni düşünmüştü.
Ahmet Süreyya Durna da Haşim Kalender de şiirde belli aşamaları katetmiş iyi kalemlerdi. Halil Demir, gazeteci, haberci olduğu için Afşin içinde ve dışında tanımadığı kimse yoktu. Derginin sesini duyurma anlamında en ideal kişiydi. Hızına yetişmek mümkün değildi. Arı gibi de çalışkandı.
Yarpuz’un ilk toplantısını ocak ayının yirmi altısında Ahmet Süreyya Durna, Haşim Kalender ve Halil Demir’le yaptık. İki ay sonraki toplantı biraz daha kalabalıklaştı. Tayyib Atmaca ve Yasin Mortaş da katıldı. Yarpuz, e-dergi olarak çıkacak, basılı yayım olarak da çoğaltılacaktı.
Sosyal medyanın iyi taraflarından da istifade ettik. İlk romanını beklediğimiz şair Mehmet Binboğa’yı Eskişehir’de bulduk. Afşin ile ilgili başarılı anı/öykülerindeki akıcı dil ve bu topraklara has ondaki lirizm Yarpuz’u kanatlandırdı.
Eklektik çizgisi kendine münhasır şair Oğuz Kayıran da derginin şiir duvarına sağlam tuğlalar koydu.
Türkiye’nin dört bir yanından eser gönderen sanat ve edebiyat yarenleriyle, hikâyecilerle ve şiir dostlarıyla çoğaldıkça çoğaldık.
Yarpuz hareketliliği bir telefonla başladı ve elinizde okuduğunuz bu sayı ile de 1 yaşını doldurdu.
Yarpuz Dergisinin Mayıs 2020 Sayısı