Afüvv İsm-i Cemili

MEHMET ALİ BAL
Afüvv İsm-i Cemili
 
“El-Afüvv” İsm-i Cemili öz olarak "Mutlak af sahibi, Affı çok olan, günahları affetmeyi seven, bağışlayan" demektir. Biraz daha geniş anlamda ise “Hiçbir sorumluluk kalmayacak şekilde günahları affeden, kullarının günahlarını mutlak kerem sahibi olarak bağışlayan ve silen, Afüvv İsm-i Cemilinin bir nispi damlacığı olarak insanlara da bağışlama duygusu veren” manalarına gelmektedir. Diğer esmada olduğu gibi Afüvv İsminde de “Afv ve bağışlama duygusunun kaynağı olma keyfiyeti” söz konusudur. Bizler bazen mutlak hakikatten nispi hakikate bazen de nispi hakikatten mutlak ve hakiki olana bir seyir içinde oluruz.
 
Kuran-ı Kerim’de Allah (cc) bizatihi kendisini her ikisi de mübalağa sigasıyla “Afüvv ve Ğafur” olarak tavsif etmiştir. “Sana anlattığımız Allah’ın hükmü işte böyledir. Müminlerden kim, kendisine yapılan cezaya aynı ile mukabele eder de, sonra yine aleyhine tecavüz edilirse, muhakkak ki Allah ona yardım eder. Gerçekten Allah ziyade af edicidir, çok bağışlayıcıdır” (Hac/60) ayet-i kerimesinde af ve gufran birbiriyle yakınlık içinde zikredilmişlerdir. Allah (cc) Afüvv İsm-i tecellisiyle günahları bağışladığı gibi Gafur İsm-i tecellisiyle de o günahı önce tedricen hikmeti iktiza ederse de tamamen örter.
 
Bu iki ismi dualarımızda umumiyetle birlikte zikrederiz. Bu beşeri ihtiyaçlarımızın tezahürü olduğu kadar Kuran’ın öğretmesidir ki, Afüvv İsmi geçtiği dört yerde de Gafur İsmi ile birlikte zikredilmektedir. Buradan da anlıyoruz ki, hakiki af örtme manasının bidayeti ve müjdecisidir, gufran da affın davetçisi ve tamamlayıcısıdır. Hatta Bakara/286. Ayet sonundaki hüküm cümlesinde “Bizi af et, bize mağfiret et, bize merhamet et” duasında “Merhamet” af ve gufrana eşlik etmektedir.
 
“Eğer hayırlı bir işi açıklar yahut gizlerseniz veya size yapılan fenalığı bağışlarsanız, (Bilin ki) şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır. Her şeye kadirdir” (Nisa/149) ayetinde Afüvv ismi Kadir ismiyle birlikte zikredilmiştir. Bu ayet-i kerimenin dikkatli tefekkürü ile Kuran’ın en son semavi kitap olduğuna işaret vardır. Öncelikle Afüvv ismi ile birlikte Kadir isminin zikri, af ve merhametin Ulûhiyet dairesindeki idrakinin Hristiyanlıkta olduğu gibi zayıf, cezalandırıcı olmayan bir mahiyette olmasını reddetmektedir. Diğer yandan, Tevrat’taki “Kudreti çok yoğun, neredeyse salt cezalandırıcı İlah” tasavvurunu da tashih etmektedir. Bu semavi kaynakların tahrif edilmiş yönlerini tashih ettikten sonra da Af ile tevhit arasında bir hattı müstakim çekmektedir. Nitekim “Allah’ım sen affedicisin ve affetmeyi seversin” diyerek dua ettiğimizde aslında “Allah’ım sen mutlak ve hakiki manada affedicisin, sen affetmeyi seversin ve sevdiğin tasarrufu da hiçbir kayda bağlı olmadan yapabilensin, yaratabilensin. O yüzden, sadece Senden diliyoruz, dileniyoruz” demekteyiz.
 
Nitekim Necm Suresindeki “Bil ki Rabbin, affı bol olandır” (Necm/32) hükmü yalın ve kesin bir şekilde Allah’ın (cc) mutlak af sahibi, bağışlaması bol ve bağışlamayı seven olduğunu içermektedir. Belli konular bağlamında zikredildiği ayetlerde bile müstakil cümleler ve hükümler şeklinde Allah’ın (cc) af ve mağfiret sahibi olduğu buyurulmaktadır. Bu üslupta, Allah’ın (cc) bazı haller ve şartlar içinde kerem ve sahavetiyle bağışlayıcı ve mağfiret edici olması ile bu şartlar ve haller arasında bir nedensellik bağından ziyade, O’nun mutlak ve hakiki manada af ve mağfiret sahibi olması keyfiyeti zahirdir.
 
Her bir ismin hakikat ve tecellilerinden adeta bir itikadi miraç keyfiyetiyle tevhit hakikatine erişilir. Afüvv İsm-i Cemili ilk önce mutlak manada affetme kudretine sahip olan Ulûhiyet hakikatini gerektirir. Tükenmez bir af hazinesine malik, başka bir nedenle değil sadece keremiyle bağışlayan bir Rabbi Rahim iktiza eder. En güzel surette affetmesi ve en gizli duaları işiterek bağışlaması diğer esma ile farklı irtibatlarını gösterir. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) “Allah'ım sen çok affedicisin çok kerimsin affetmeyi seversin, beni de affet” duası hem bu isme tam manasını vermekte, hem de O’nun (cc) affetmesinin kaynağının yine mukaddes ve münezzeh Zatında mevcut olduğunu bize talim etmektedir. Bize düşen Allah’ı (cc) "Mutlak af sahibi, Affı çok olan, günahları affetmeyi seven, bağışlayan Rabbimiz” olarak tanımak, zikretmek ve bu marifeti vesile kılarak O’ndan bağışlama dilenmektir, dua ve tazarruda bulunmaktır.
 
Bu hakikati idrakimize vesile olan, Kuran-ı Kerim’de birçok ayette “Affetmenin” fiil şeklinde zikredilmesidir.
 
Bu husus aynı zamanda affetmenin bir Müslüman ahlakı olarak övülmesini de beraberinde getirmiştir. Allah (cc) kullarına affedici olmalarını buyurmakta ve bunun daha güzel bir tutum olduğunu hükmetmektedir (Nur/22; Araf/199; Maide/13; Nisa/149).
 
Tarihi bazı dönemler içinde gördüğümüz gibi bugün de parçalanmış Müslüman Dünyasının Afüvv İsm-i Cemilinin hakikatini anlamaya ihtiyacı bulunmaktadır. Toplumsal yapıdaki müsamaha ve af eksikliğinin bireysel dünyalardaki yaralar gibi Müslüman Dünyasındaki çeşitli kesimler arasındaki şiddetli hırsların, hasetlerin, düşmanlıkların, anlayışsızlıkların da ciddi sosyal yaralar açtığını gözlemlemekteyiz.
 
Bizatihi “Af, Rahmet ve Gufran” Ayı olan Ramazan ayını vesile kılarak Mutlak ve Hakiki Afüvv olan Allah’tan (cc) dua ve tazarruda bulunalım ki, bizler Allah’ın (cc) tam affına mazhar olacak keyfiyete erişelim. Ki Allah (cc) günahlarımızın nihayetinde ve salih amellerimizin bidayetinde Afüvv İsm-i Cemilinin tecellilerine bizi mazhar kılsın. Kerim kardeşi Yusuf’un (as) “Bugün size kınama yoktur” (Yusuf/92)  sözlerini tekrar eden, “Bugün sizin haliniz ile benim halim kardeşim Yusuf ile kardeşlerinin hali gibidir” diyerek kendisine eziyet eden Mekkeli kavmini affeden iki cihan güneşinin (Allah'ım sen çok affedicisin çok kerimsin affetmeyi seversin, beni de affet) duasını hakkıyla idrak ve hissetmeyi müyesser etsin. Affı kanayan yaralarımıza bir ilaç ve deva kılsın. Âmin.
 

­­­

ROTAP- banner-

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir