El-Celil İsm-i Şerifi Zamanı Saatleri

MEHMET ALİ BAL
El-Celil İsm-i  Şerifi Zamanı Saatleri
 
“En güzel isimlerin kendisinin olan Allah’ın (cc)” (A’raf, 180) isimlerinden olan “İsm-i Celil”den ıstılah manasıyla “Sıfatları sonsuz kemalde bulunan; malikiyet, hâkimiyet, kudret, azamet gibi bütün celal sıfatlarına sahip olan; heybeti akılları dehşette ve haşyette bırakan” manaları anlaşılmaktadır.
 
İsim olarak “Celil” kelimesine bakıldığında sözlüklerde  “İhtiram ilham eden; dikkate değer, önemi büyük olan, zişan, görkemli; ulu, yüce, heybetli, azametli;  büyüklüğüyle etkileyen;  muhteşem, azametle dolu güzellik; tam büyüklük; belirleyen, bir iz bırakan; gelişmiş bir durumu olan kişi; ali, yüksek bir ahlaki değer, mükerrem, kutlu, şayan-ı hürmet, saygıdeğer; heybetli, törenli, temkin ve büyüklük izi;  büyük, bir şey ile dikkate değer ayrışma” gibi anlamlar görülmektedir (El-Maani).  “Celal” kelimesi ise “Büyüklük, yücelik, Kibriya, muhteşemlik, haşmet, azamet, kadir; etkisi, rütbesi, önemi ile temayüz edenin karakteri; azamet, Kibriya, ihtişam; muhteşem olanın mahiyeti; büyüklük ve asalet mahiyeti; törensellik, törensel olan;  göz kamaştırıcı; göz kamaştıran mahiyet; ali, duygularda en gelişmiş, yükselmiş olan; aşkınlık, aşkın olanın mahiyeti” anlamlarında kullanılmaktadır. “Celil” kelimesi, “Azeme” fiiliyle eş anlamlı “Celle” جَلَّ : عَظُمَ fiili daha büyük oldu, yayıldı demektir. (El-Maani).
 
Yukarıda sözlüklerde gezinirken okuduğumuz büyüklük, ulviyet, vb. kelimeler ve isimler zat itibarıyla karşılık gelen anlamlarını ifade ederlerken, Celil ism-i şerifi büyüklüğün yanı sıra bu mananın diğer tüm isimler üzerindeki tesirini ifade etmektedir. Bu anlamda bakıldığında, Esma-ül Hüsna içinde “Büyüklük, ululuk gibi neredeyse aynı anlamları taşıyan isimler” bulunmaktadır. “Azim” ism-i şerifi bu isimlerden biridir. Bu konuda Gazali ““Celîl ismi sıfatların kemaline delalet eder. Azîm ismi ise, hem zâtın hem de sıfatların kemaline birlikte delalet eder” demişlerdir. Keza “Kebir” ism-i şerifi de tam lafız itibarıyla “Büyük” demektir.  Celil İsmi Şerifinin büyüklük yanında daha başka manaları olduğu anlaşılmaktadır.
Mesela Said Nursi “Rezzak ismi şerifinin rızık veren iken ism-i celilin tecellisiyle bütün varlığa rızık veren manasına yükseldiğine işaret etmektedir, bu da Rezzak isminin “Vahidiyet” tecellisinde zahir olması demektir. Özgün ifadesini de almak gerekirse; “İsm-i Celâl, alelekser nevilerde, külliyatta tecelli eder. İsm-i Cemâl ise mevcudatın cüz’iyatına tecelli eder… Ve keza celâl, vâhidiyetin tecellisinden, cemâl dahi ehadiyetin tecellisinden zahir olur”  (Mesnevî-i Nuriye)
(Bu kısım için kaynak: http://www.sorularlaislamiyet.com/article/9243/el-celil.html).
Bu tevhit hakikatini içermesinden dolayı her Allah lafza-i celalini zikrettiğimizde ardına “Celle celaluhu” ibaresini ilave ederiz. Bu neredeyse, Allah lafza-i celalinin ayrılmaz bir gereğidir (Eskilerin tabiriyle lazım-ı gayrı mufarıkıdır). Adeta Allah lafza-i celalinin mührüdür, nişanıdır.
 
Kuran-ı Kerimde yer aldığı cümleler ve birlikte olduğu kelimeler tefekkür edilmelidir.  Bu ayetlerde Yüce Yaratıcı (cc) hem Celal hem de İkram sahibi olarak zikredilmiştir. Vakıa Kerim ism-i şerifi de Esma-ül Hüsna’dandır. Bu ayetlerde şanı (En) yüce ve baki kalacak Rabbin yüzü denilirken “Celal ve ikram sahibi olması” hususi biçimde ifade edilmiştir. “Celâl ve ikram sahibi Rabbinin adı ne yücedir!” (Rahman, 78: ) “Yer üzerinde bulunan her şey fânidir. Yalnız celâl ve ikram sahibi Rabbinin yüzü (Zâti) bâki kalacaktır.” (Rahman, 26 ve 27:) Celil ismiyle, Muiz ve Muzill (Yani Aziz kılan ve Zelil kılan) isimleri ilişkili ifade edilmişlerdir.
“De ki: "Ey mülkün sahibi Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin, dilediğinden de onu çeker alırsın, dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır Senin elindedir. Muhakkak ki, Sen her şeye kâdirsin” (Al-i İmran, 26) ayeti Celil ism-i şerifinin ilişkili olduğu isimleri bir muazzam ve münezzeh surette ihtiva etmektedir. Bu isimlerin yanında “İlahi Meşietin ve İradenin” mutlak zikri tevhit cümlesinin hakikatine eriştirmektedir. 
 
Mecmuatul Ahzab’da yer alan İsm-i Celil duası yeni tefekkür pencereleri açmaktadır. Duanın başlangıcında Celil ism-i şerifi “Cebbar” ismiyle, “Vahidül Kahhar” yegâne “Kahhar” ismiyle, her şeye muttali olan ve “Settar” örten ismiyle zikredilmektedir. Kelime-i Tevhit formunda okunuyor olması ayrıca dikkat çekicidir. Kendisine hiçbir şerik (Ortak) olmayan Allah’a (cc) ibadet edici, hamd edici ve şükredici olduğumuz sayılmaktadır. Hayy ve Kayyum ismi şerifleri (Her iki isim de İsmi Azamdandır) şefaatçi yapılarak, gufran dilenmektedir. Allah’ın (cc) bildiğimiz ve bilemediğimiz hikmetlerini bize de bildirmesi duamızdır.
 
“İsm-İ Celil Duası
 
Lâ ilâhe illâllâhül Celîlül Cebbâr,
Lâ ilâhe illâllâhül Vâhidül Kahhâr,
Lâ ilâhe illâllâhül muttaliu’üssettâr,
Lâ ilâhe illallâhü hâlikulleyli vennehâr,
Lâ ilâhe illallâhü vahdehü lâ şerike lehü ilahen vahiden ve nahnü lehü âbidûn.
Lâ ilâhe illallâhü vahdehü lâ şerike lehü ilâhen vâhiden ve nahnü lehü hâmidûn.
Lâ ilâhe illallâhü vahdehü lâ şerike lehü ilâhen vâhiden ve nahnü lehü şâkirün.
Lâ ilâhe illallâhü vahdehü lâ şerike lehü Muhammedün Resûlullâh, yâ Hayyü yâ Kayyûmu ve salavatullâhi alâ hayri halkıhi Muhammedin ve âlihi ve sahbihi ecmaîn.
Allâhumm’ağfirlî yâ Allâh, yâ Allâh, yâ Allâh. Bi rahmetike yâ Erhamerrâhimîn. (Mecmuat-ul Ahzab; Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi Hazretleri)
 
Allah’ım bizleri İsm-i Celil’inin tecelli ve hakikatini idrak edebilmeyi, seni Celal’ine yakışır şekilde anabilmeyi, bu hakikatine en yakın şekilde ibadet edebilmeyi nasip eyle. “Öyleyse (yalnızca) Beni anın, Ben de sizi anayım ve (yalnızca) Bana şükredin ve (sakın) nankörlük etmeyin. (Bakara Suresi, 152)”ayetinin hakikatiyle sana şükredebilmeye bizi mazhar kıl. Zillete düşmüş, dağılmış, zulümlere mağlup olmuş dünyamızı Celil İsm-i Cemil’inin tecelli ve tezahürleriyle mamur eyle.
 
 
ROTAP- banner-

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir