Vekil İsm-i Şerifi

MEHMET ALİ BAL
Vekil İsm-i Şerifi
 
“El-Vekîl” İsm-i Şerifi çok özet olarak "Kendisine tevekkül edenlerin işlerini en iyi neticeye ulaştıran" demektir. Biraz ayrıntılı olarak ise “Tevekkül sahiplerinin işlerini üstlenen, (Onları) onlardan daha iyi emniyete alan, kendisine güvenilip dayanılan, kullarının isteklerine lütfen ve bazen de cebren vekâlet eden” manasına gelmektedir.
 
Sözlükte “Temsilci, koruyucu, murakıp, bekçi, kendisine iş ısmarlanan kişi” anlamlarına gelmektedir. Istılahta ise “Allah’ın kendisine tevekkül edenlerin işini onların yapabileceğinden daha iyisini yapması, kullarının rızkını hazırlaması” manasında sıfatlarından biridir.
 
“V-k-l” kelimesi Kuran’da çok zikredilmektedir. Kuran’ın ifadeleri içinde Allah (cc) her şeyi tasarruf, tedvir, tedbir ve idare edendir. Yarattığı bütün varlıkların rızkını üstlenendir.
 
Diğer isimlerin tahlilinde olduğu gibi “Vekil” isminin tahlilinde de tevhit akidesi ve kapsamlı bir şekilde Allah’ın (cc) mutlak ve umumi tasarrufları üzerinde durulması elzemdir. Nitekim Kuran’da “Vekil” kelimesinin manasında kısmi veya harici başka bir iradenin vekâlet talebiyle oluşan bir vekalet değil, Allah’ın (cc) mutlak ve umumi tasarrufları, lütufları belirtilmektedir: “Allah her şeyi yaratandır ve O, her şeye vekildir (Her şey O’nun tasarrufunda ve muhafazasındadır)” (Zümer / 62). Şu halde hakiki vekil sadece O’dur (cc). Ondan başkaları hem nispi hem de hakiki vekâletin zayıf gölgeleridirler.
Bu manada O vekil-i mutlaktır. Kullarının O’nu tevkiline (Vekil kılmasına) ve tavzifine (Görevlendirmesine) ihtiyacı yoktur. O’nun hakikati mantık silsilesindeki nihai mertebededir. O’nu (cc) sadece O (cc) anlatır, ifade eder; O (cc) nihai ve hakiki mutlak Vekildir. O’nun (cc) vekil olması böyledir.
 
“Vekil” ism-i şerifinin manasını İlahi kanunların ve manaların münezzeh ve mukaddes mahiyetinde idrak etmek elzemdir. Şöyle ki dünyevi çerçevede “Vekâlet” kısmi bir yüklenmeyi iade eder. Eylemlerin tasarrufunda vekil ile müvekkil paylaşımı vardır. Müvekkilin iradesiyle vekili tevkil etmesi vardır. Hâlbuki Allah (cc) o Vekil-i Mutlak olarak aynı zamanda mutlak ve külli irade sahibidir. Vekil oluşu kısmi değildir. Umuma ve her şeye şamildir. Mutlak Hikmetiyle, Kudretiyle, İlmiyle, Basarıyla, Sem’iyle hâsılı bütün diğer esmasının gerektirdiği manalarıyla Vekil’dir. Bu hakikati her ifade ettiğimizde aslında tevhit hakikatini ilan etmiş olmaktayız. İbrahim Hakkı bu hakikati kısaca ve örnekleyerek şöyle ifade etmiştir:
 
“Hallak-ı rahim o'dur
Rezzak-ı kerim o'dur
Fa'al-ı hakim o'dur
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler”
 
Bu yüzdendir ki “O, doğunun da batının da Rabbidir. Ondan başka hiçbir ilah yoktur. Öyle ise onu vekil edin” (Mümezzil / 9) ayeti ilk önce tevhidi ilan etmektedir. O’nun (cc) doğunun da batının da Rabbi olduğunu vurgulamakta sonra bu çerçeve içinde “O’nu (cc) vekil edin” buyurmaktadır. Bu aynı zamanda, Peygamberinin (s.a.v.) vicdanına doğrudan bir hitaptır. Ki bu Vekil ism-i şerifinin tecellilerinin hususi mahiyetini göstermektedir.
Bu öylesine hususi bir tecellidir ki, bütün dünya ölçülerini alt üst eder, kullarına her şeyin üzerinde bir güç ve kudret verir. Kuran bu manayı çok canlı bir sahnede anlatır: “Onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine:  -‘Düşmanlarınız size karşı ordu hazırladı, o halde onlardan korkun’ dedi de bu söz onların imanını artırdı ve üstelik  ‘Allah bize kâfidir ve O ne güzel vekildir’ dediler” (Ali İmran / 173). Buradaki ifade sadece Allah’ı (cc) “Güzel Vekil” kılıp, ruhlarını emin ve cesaretlerini yüksek kılmak değildir, bunun da ötesidir. O kadar ki “HasbunAllahi ve ni’mel Vekil” cümlesi neredeyse tevhit cümlesi kadar çok söylenilen bir cümledir.
 
Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın meşhur şiirinin adı da “Tefviznamedir”, tevekkülü ne güzel anlatır:
 
“Sen Hakka tevekkül kıl
Tefvîz it ve râhat bul
Sabr eyle ve râzı ol
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…”
 
Her kıtası hikmet dağarcığı olmakla birlikte “Vekil” İsmini de lafzen zikrettiği kıtası muhteşemdir:
 
“Hoş sabr-ı cemilimdir
Takdîr-i kefilimdir
Allah kim vekilimdir
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…”
 
Sadece savaş gibi olağanüstü zamanlarda değil, günlük hayatın içinde aklımızın almayacağı, içimizi burkabilecek her tür hadise karşısında “Allah bize kâfidir. O ne güzel bir Vekil’dir” deriz.  Zira tevhit hakikatinin mantığı dizgesi içinde Allah (cc) bütün evrende var ettiği her şeyin en küçük bir halini ve tavrını yaratır, idare eder, ilmi ve hikmetiyle biçimlendirir, sonra yine bizim aklımızın alamayacağı ölçüde başka tavırlara ve mahiyetlere dönüştürür. O’nun (cc) ilmi, hikmeti, inayeti, himayesi, denetimi, koruması dışında bir an bile olunmaması mümkün değildir. O’nun vücudu vacip olduğu gibi sıfat ve isimlerinin tecellileri de vaciptir.
 
“Huzurunda münafıklar  ‘Baş üstüne, işimiz itaattir’ derler. Sonra da yanından çıktıklarında içlerinden bir kısmı, dediklerine aykırı olarak geceleyin söz uydururlar. Allah onların kurup yaptıkları tezviratı yazıyor. Onun için sen, yüzlerine vurma, onlardan vazgeç ve Allah’a güvenip dayan. Allah vekil olarak yeter” (Nisa / 81). Burada anlatılan münafıkların hadisesinin haber verilmesi ince bir nükteyi hatıra getirmektedir. Allah (cc) kalpleri çok yüzlülükle işaretlenmiş münafıkların bile içinden geçenleri aynen onların yaptıkları haliyle Resulüne ( s.a.v.) bildirmektedir. Allah (cc) gizli ve açık her şeyi bilen ve bildirendir. Sadece kâinatın en uzak köşelerinde değil, kalplerde gizli olanları da O (cc) bilir, bildirir.
 Tevhit hakikati Vekil ism-i şerifi etrafında da tecelli ve tecessüm etmektedir. O Vekil ki, Alim’dir, Hakim’dir, Kadir’dir, Hafız’dır, hakeza. Allah’ın (cc) bütün selbi ve sübuti sıfatları da Vekil ism-i şerifi etrafında örgülenmektedir. O Vekil ki her şeyi duymakta, görmekte, bilmektedir. Her ihtiyaç sahibinin ihtiyacına koşmakta, duasına cevap yaratmaktadır. Zayıflara imdat etmektedir. Hastalara şifa yaratmaktadır. Zulme uğrayanlara Nusret vermektedir.
 
O (cc) öyle bir Vekil’dir ki, kendisini en iyi tanıyan ve en iyi anlatan ve emirlerini en iyi yaşayan en sevgili kulunun (s.a.v.) iç burkulmalarını ve gizli hüznünü anlatır: “Şimdi sen (Ey Resulüm), müşrikler  ‘ona bir hazine indirilseydi yahut beraberinde bir melek gelseydi ya’, demelerinden ötürü göğsün daralacak, sana vahyolunanın bazısını terk edecek (Söylemeyecek) hâle gelirsin. Fakat sen, ancak Allah’ın azabı ile korkutan bir peygambersin. Allah ise her şeye vekildir (Ona güven; O, müşriklerin cezasını verir)” (Hud / 12). “Hud Suresi beni ihtiyarlattı” diyen Resul-u Ekrem’ini (s.a.v.) Bir ve Mutlak Rabbi Celili ve Vekili (cc) olarak temin eder, takviye eder.
Şunu ifade edelim ki, bütün güven ve emniyet idraki öncelikle bir kişinin vicdanında başlar sonra da başkalarına ve cemiyete yayılır. Mesela çocuk önce annesinde huzur bulur sonra da babasına güvenir, ardından diğer bütün insanlara güven duyar. Buradaki hakikat şudur ki, Allah’ın (cc) Vekil oluşunu tam manasıyla O’nun (cc) Resulü hissetmiştir. O Resulün (s.a.v.) sahabesi hissetmiştir. Nitekim Kuran Onları övmektedir: “(İşte böyle,) Müttefikleri(n kendilerine doğru ilerlediklerini) görünce, müminler ‘Bu, Allah'ın ve Resul’ünün bize vaat ettiğidir!’ ve ‘(Demek ki) Allah ve Resulü doğru söylemiş!’ dediler ve bu, onların sadece imanlarını ve Allah'a teslimiyetlerini arttırdı” (Ahzab / 22). Bu aynı zamanda, Allah’ın (cc) “Vekil” oluşuna imanın derecesini göstermektedir. İman ve tevekkül arasında doğrudan bir ilişki bulunmaktadır. İmanın getirdiği teslimiyet tevekkülü doğurmaktadır.
 
Allah (cc) sevgili Peygamberine (s.a.v.) doğrudan “Allah’a tevekkül et, (İşini O’nun vekâletine bırak). Sana (Bütün işlerde) vekil, Allah yeter” (Ahzab / 3) buyurmuştur. Allah kendisinin mutlak Vekil olduğunu, her şeye kâfi ve vafi olduğunu buyurmaktadır. Bu mutlak ve kesin ifadeleri tevhidi ayetlerde sıklıkla görmekteyiz.
 
İslam dünyasında akan kanların hesapsız ve acıların sonsuz olduğu, insanların zulümler altında inlediği, temiz vicdanların ıstırapla kaynadığı şu zamanlar içinde içimden “Allah bize kâfidir ve O ne güzel vekildir”, “O (cc) ne güzel vekildir” güzel cümleleri fışkırıyor adeta. Tevhit hakikatinin ve akidesinin esasları içinde Allah’a arz ettiğimiz bütün iç yakan manzaralar ve hallerden dolayı sadece O’ndan (cc) Nusret ve Yardım ve Himaye beklediğimizi yakararak ifade ediyorum. Ey Rabbim Sen ne güzel bir Vekilsin! Sen bizim için her şeye yetersin!”
 
“Vallâhi güzel edersin!
Billâhi güzel edersin!
Tallâhi güzel edersin!
Allah’ım ne edersen güzel edersin! Ya Vekil!”
 
_______________________________
 
ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI
Tefvizname
 
Hak şerleri hayr eyler
Zan etme ki ğayr eyler
Ârif ânı seyr eyler
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
 
Sen Hakka tevekkül kıl
Tefvîz it ve râhat bul
Sabr eyle ve râzı ol
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
 
Kalbin Âna berk eyle
Tedbîrini terk eyle
Takdîrini derk eyle
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
 
Hallâk-ı Rahîm Oldur
Rezzâk-ı Kerîm Oldur
Fa’âl-i Hakîm Oldur
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
 
Bil kâdî-i hâcâtı
Kıl Âna münâcâtı
Terk eyle murâdâtı
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
 
Bir işi murâd etme
Olduysa inâd etme
Haktandır o red etme
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
 
Hakkîn olıcak işler
Boşdur gam u teşvişler
Ol hikmetini işler
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
 
Hep işleri fâikdır
Birbirine lâyıkdır
Neylerse muvâfıkdır
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
 
Dilden gamı dûr eyle
Rabbinle huzûr eyle
Tefvîz-i ümûr eyle
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
 
Sen adli zulüm sanma
Teslim ol oda yanma
Sabr et sakın usanma
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
 
Deme şu niçin şöyle
Yerincedir ol öyle
Bak sonuna sabr eyle
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
 
Hiç kimseye hor bakma
İncitme gönül yıkma
Sen nefsine yan çıkma
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
 
Mü’min işi reng olmaz
Âkıl huyu ceng olmaz
Ârif dili teng olmaz
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
 
Hoş sabr-ı cemîlimdir
Takdîr-i kefîlimdir
Allah kim vekîlimdir
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
 
Her dilde Ânın adı
Her canda Ânın yâdı
Her kuladır imdâdı
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
 
Nâçâr kalıcak yerde
Nâgâh açar ol perde
Dermân eder ol derde
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
 
Her kuluna her ânda
Geh kahr u geh ihsânda
Her ânda O bir şânda
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
 
Geh mu’tî u geh mânî’
Geh dârr u gehî nâfî’
Geh hâfid u geh râfî’
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
 
Geh bay ider geh miskin
Geh hurrem ü geh ğamgîn
Geh şûh u gehî sengîn
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
 
Geh ‘abdin ider ârif
Geh eymen u geh hâif
Her kalbi odır sârif
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
 
Geh kalbini boş eyler
Geh hulkını hoş eyler
Geh ‘ışkına dûş eyler
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
 
Az ye az uyu az iç
Ten mezbelesinden geç
Dil gülşenine gel göç
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
 
Bu nâs ile yorulma
Nefsinle dahî kalma
Kalbinden ırağ olma
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
 
Geçmişle geri kalma
Müstakbele hem dalma
Hâl ile dahî olma
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
 
Her dem Ânı zikr eyle
Zeyrekliği koy şöyle
Hayrân-ı Hak ol söyle
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
 
Gel hayrete dal bir yol
Kendin unut Ânı bul
Koy gafleti hâzır ol
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
 
Her sözde nasîhat var
Her nesnede zînet var
Her işte ganîmet var
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
 
Hep remz ü işârettir
Hep ğamz ü beşâretdir
Hep ayn-ı inâyetdir
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
 
Her söyleyeni dinle
Ol söyleteni anla
Hoş eyle kabul canla
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
 
Bil elsine-i halkı
Aklâm-ı Hak ey Hakkî
Öğren edeb ü hulkı
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler…
 
Vallâhi güzel etmiş,
Billâhi güzel etmiş,
Tallâhi güzel etmiş,
Allah görelim netmiş,
Netmişse güzel etmiş…
 
 
 
ROTAP- banner-

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir