Bir Güzellik Yapalım

SÜNDÜS ARSLAN AKÇA  
Bir Güzellik Yapalım
 
 Hangi yana baksam dizginini koparmış hırs koşturuyor sokağımızda. Sükunetin yüreğimize dokunmadığı yerde, eteklerine tutunup savrulduğumuz şahsi menfaatlerimiz önünde sonunda vahim sonuçlarla bizi karşı karşıya bırakacaktır. Son raddeye gelen durumdan da sadece kendimizi hesaba çekmek kalıyor. Fakat görüyoruz ki hesap yerine yine hırsın eteklerinde savruluyoruz.

İnciniyoruz, incitiyoruz…

Cahit Sıtkı’nın mısraları okşuyor incinmiş yüreğimi.

‘’Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;/ Olursa bir şikayet ölümden olsun. ‘’

Hepimize yetecek kadar toprağımız vardı. Birlikte öldüğümüz savaşlarımız, birlikte yaptığımız toylarımız vardı. Ekmeğimize, aşımıza kattığımız sevdalarımız vardı. Şimdi aynı toprağın üstünde birbirimizin kanını dökmekten mutluluk duyuyoruz. Bir taraf acıyı yaşarken bir tarafa düğün bayram oldu. Kopmuş bir zincirin halkaları gibi nasıl uzaklaştık birbirimizden? Aynı toprağa baş koyduk oysa ki. Aynı kazanda kaynamıştı aşımız, ağıtlarımız aynı makamdandı. Biz neyi paylaşamadık biz neden uylaşamadık ? Kendimizle kavgamızın bilançosu ağıra patladı bize. Hala kurşunlar düşer üzerimize.

Her kapıda acının tokmağı takılı şimdi. Kapıyı hüznü göz altlarında torbalanmış kadınlar açar. Bu kadınlar, Anadolu’nun bütün yorgunluğunu taşır yüreğinde. Bu kavganın acı bilançosu onlarda en ağır şekilde tezahür etmişti. Canlarından can bırakmışlardı toprağa. Barut kokusu genzimizde kalandı. 

Sevgi gibi geniş bir ummana sahipken, yüreklerimizin her hücresine kin tohumları ekmenin kime ne faydası vardı? Şimdi filizlendikçe çoğalıyor kinimiz, nefretimiz. Her seferinde acı çığlıklarını çoğaltarak…

Sayfaları geriye doğru çevirdikçe yeni sayfaları açmaktan sakınır olduk. Umut hep var olmalıydı. Yaşamın sokaklarında şen şakrak gülüşler bırakan çocuklar umudu kucaklamalıydı. Bir tedirginlik yokluyor dört yanımı. Sessizliğin koynuna sığınıyorum zihnimin aydınlığında. Bir tarafsızlık ikliminde gölgelenip, saygıdan bir soluk bırakarak ufuk çizgisine doğru yol almak istiyorum.

Yaşamak varken bir duanın gizemli ellerinde, yaşamak varken kardeşçe türkülerde, yaşamak varken bir çocuğun gülüşünde… Söyleyin bana şimdi, derdiniz ne ? 

Hak aramanın adaletsiz ellerini uzatmayın bana. Hesapsız yola çıkışın sıkıntısı yanımıza kâr kaldı. Sessizliği soluklanırken kendim ve nefsim arasında çıkmaza giriyorum.     

O kadar çoksunuz ki, hangisinde susmayı denesem yenisi peydahlanıyor. Birikiyorum çığlıklarımın arasında.

Topla eteklerini şimdi. Yeterince savruldun rüzgârın önünde. Bir dulda bul kendine, al başını iki elinin arasına. Sorguya kendinden başla ufaktan ufaktan . Suç, samur kürk olsa kimse üstüne alınmazmış. Sen eksik yanlarını yanına almayı unutma. Bir güzellik yapalım kendimize. Tamamlanmak adına…

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir