HAYRETTİN TAYLAN
Yedinci Masal
Üstad Sezai Karakoç’a ithaf
girizgah /
ölümsüzlüğün muştu kelâmında, açılıyor k’alemin melâli
yokluğun açık suçlu sorularında, yanıtsız kalıyor nefsin dili
ahirinde kalıyor dünya, zahirinde saklanıyor vuslât
uykusunu özlemiş rüyanın ortasındaydı, yıldız düşünüşlerim
kıyametini ısmarlayan taha’nın hızır düşlerinde uyanıyorum
kıymetini eken asım’ın istiklâl destanında yeşeriyor epik uğurum
artık, kendime benziyor gibi dirilişe sarmaşık bilinç kulesiyim
taha…:
uykusu kaçmış türkiye’nın diriliş bülbülü kafeste
utkusu batırılmış asım’ın ikbâl gemisi şöhretin kuytusunda
umudu çalınmış şehrinaz’ın niyaz kitabı yozlaşma yangınında
nefsani coğrafyanın k’ayıp şehirlerinde geziniyor, biz’den olanlar
uyandım, dirilişin tanında muhammedi duruş yolcusu olarak
uyandım, uykusu ç’alıntılı sosyolojik yataktan “taha” olarak
naz coğrafyanda, üst benliğini kaybetmiş şehirler var, şehrinaz
havva libasını giyip tüm ilklerin iliklerinde hüsn’ü okut aşk’a
kulluğunu; helalinin hilaline leyl-i aşk kıl
sonra bekle, sevilmenin dirilişini
sonra, sür hüzünleri aşkın hücrelerine
sevmek, yolcudur
diriliş, kulcudur
bekleyenin ve direnenin yolu bitmez şehrinaz
şehrinaz…:
o hâl ile tanı beni, çok düşün ve düşünüşün el’aziziyim
tecellinin kaderle ekildiği buluşmanın filiziyim
itikafa girmiş vaktin gerçeğinde, devriyelerim uzanır
bekabillah’ın kıyısında “semi “bir zerreyim
tevazuunun mabedinde, saklıdır mabeyinlerim
beni ,ben değil, “ben” gibiler anlar
niyetler atlasında, iyiliğin rengine bulaşır benliğim
hâlin ,hâl ile hâlleşme sıratın’dan düş’tüm kendime
artık, malik sırların suretinde okunur, kendime kavuşmalar
artık, aşktır, ayrılıktır, mahşer- i vuslattır hayatım
artık, maide suresinin gölgesinde anlaşılmanın zerresiyim “taha”
…:mutluluğa on sekiz bin alem doğuran sevinin yetmiş dilde, yetişmişiyim
mistik düşünüşlerin resim sergisinde, duldasını salan huzurun bikri adıyım
adını unutmuşlarla adını hiç unutmamışların atlasında mavinin tonlarındayım
bekle diyor “asım’ın” aslı, duruşumun nesli
zemheri düşlerden arınmış baharlar açtırdım, çiçek umutlarımdan
meyveler gibiyim, duruşmalarımda besilidir, muştunun” kara/koçu “
suskun hazanların şafağında bekleyen kavuştağın bülbülünedir ahdım
güller de ölür “taha”
papatyalar ısmarlayan sistemin sevilmeyen adılıyım
bekle diyor aşk, şiir ve şuur
sevenin yolu bitmez “taha”
taha…:
özlenen ve beklenen sevgili gibi osmanî divânında otur
seven bakî’dir, sen sakiysen hak yolunda
bekleyen nabî’dir aşka, sen nedimeysen kendine
aysbergi biter bu yalnızlığın, bu karmaşanın
bakışın tüm uzak ve büyük sevgililerin eşkâli gibi döner aşka
yelesindeki sessizliği dağıtır, imdatların imbatları
kekre suskunluğun sessiz harfinde başlar esintiler
yarın daha yarın, bir yarın daha yarin için kesintiler
şehrinaz…:
vuslatın dokunmasız meclisinde, mey sundum özüme
duaların limanına, ummanlar biriktirdim yunus ile
karşıla beni, asım’ın geçilmez çanakkale’sinde
seyit çavuş portresinde, halis demir okunuşu ekledim epik yüreğime
bu ülkede kahramanlar, aşklar, anneler ve şiirler bitmez “taha”
çelişkili hazanların çizgisinden, aldık dersimizi
çok sesli bir uyanışın haritasında, pafta pafta çizildik muştuya
yarın hep yarındır ve bizimdir “taha”
ihlas’ın gölgesinde ihlası artan bülbüllerin kanadıyım
uçtum aşka
o’nu sevenler yenilmez ve bitmez
sevmeyi kim yenmiş ki “taha”
taha…:
Yedinci Masal
yazılmış, unutulmuş filmin son sahnesi gibi nemliydi gözlerin
anavatan gibi yurtsanmış düşünüşlere damlıyordu ciğerin
a’sırların telmihler ajandasında, beni de bilen narin bir zerreydin
dizelerden, yüreklere tırmanışın andı gibi okunan sözler gibiydin
çiçekler, çocuklar, şiirler sunduğumuz aynı duruşun yolcusuyduk
yol belli
sabrın meyvesi belli
belli yolun yolcusu biter mi ki şehrinaz
şehrinaz…:
Yedinci Masal
azrail’in son sözünde kalmış bembeyaz gerçek gibi her şey
asıl olana kavuşmak kadar berraklara sarılı olmak gibi aslımız
bir’in senfonisiydi, yürek yolculuğumuzda çalınan
elif’in kütüphanesiydi, ikra düşlere bizi salık veren
hasret yüklü simurg gibi gidiyorduk ta ezele, evvele, an’a hep o’na
bakışlarımızda vaha
sendin bizi anlayan taha
susuz, sessiz, hatta bensiz uyanışın setleri önündeyiz
vâr olmanın müjdesiydim, ağyar sevdalar içinde
ol’muş’tunun seçili sesiydik
yağmur düşüren nur bulutlarımız varken
sis’i kim okur ki
taha ile asım yürek kütüphanemizde ilk heceyken
hâlık’ı bilenler takar mı ki hâluk’u
bin yıldır, yılın yolu, yolun bir’i sonsuzluğun dili olmuşuz
kimse bizi tasfiye edemez “taha”
kimse bizi dirilişin haritasından silmez “taha”