İSA KARATEPE
Yitik Gölgeye Ağıtlar
Zamanın çınlattığı bir çizginin
Ayrı yerlerinde kesişen umarsızlık
Eşkâli yok küfrün, kimliğini kim bilir
Dağılır eski bir keder gibi
Paslı mazgallardan hüznü
Avuç içi kadar tanıdık yolları bilendik
Tane tane dallarına konan, her bir saçının
Ayrı yerlerinde kesişen umarsızlık
Eşkâli yok küfrün, kimliğini kim bilir
Dağılır eski bir keder gibi
Paslı mazgallardan hüznü
Avuç içi kadar tanıdık yolları bilendik
Tane tane dallarına konan, her bir saçının
Ve sana bir kalp bıraktım…
Ruhunu eskittim bütün lügatlerden
Duvarlar ördüm sularından kör bir cümlenin
Damla damla dökülürken yüzünde
Bir aynanın tamahsızlık
Eski ağıtlar soluyan bu kent gibi taze…
Yüksek pencereli avlularda
Bir kir gibi akıyorken zaman
Solgun gazete küpüründen ağardı sesim
Suskular soluyan/gümüş tozlu ağaçların
Devir gibi kapanırken yorgun gözleri
Ezber bozan kuş sesleri koynunda
Sana bir tan bıraktım…
Mavi göğün koca ağzında
tebessüm tutan bulutlar gibi kırık
Güneş ulanmış saçlarını kirpiklerine ağıtan…
Kalbimin damıtılmış ezberi.
Sana sevda desem
Dilim yıllanır…