Emre Yeksan'ın
Yuva Filmi
Sinemalarda
38. İstanbul Film Festivali'nde Jüri Özel Ödülü'ne layık görülen Yuva filmi 10 Mayıs 2019 Cuma gününden (bugünden) itibaren sinemalarda.
İki kardeşin toprağın altından çıkardıkları yeni bir yuvanın hikâyesi üzerine kurulan Yuva filmi sinemalarda.
Filmin yönetmenliğini dünya prömiyerini 32. Venedik Uluslararası Eleştirmenler Haftası’nda yapan ve katıldığı birçok festivalden ödülle dönen Körfez filminin de yönetmen koltuğunda oturan Emre Yeksan üstleniyor.
Senaryosunu da yönetmen Emre Yeksan’ın yazdığı, 75. Venedik Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapacak olan Yuva filminin çekimleri İğneada'da gerçekleşti.
Filmin oyuncu kadrosunda Kutay Sandıkçı, Eray Cezayirlioğlu, İmren Şengel, Okan Bozkuş, Ahmet Melih Yılmaz ve Ömer Taşlı var.
Yuva, şehir hayatını terk ederek ormanda yaşamaya başlayan bir adamın hikâyesini anlatıyor. Ormanda kendisine münzevi bir hayat kuran Veysel'in huzuru, yaşadığı arazinin satılmasıyla bozulur.
Artık kalacak yeri olmayan Veysel'i ziyaret eden kardeşi Hasan, onu şehre, eski yaşantısına geri götürmeyi teklif eder. Ağabeyini ikna etmek için elinden geleni yapan Hasan, bir sonuca varamaz.
Bu süreç, yaşadığı yeri terk etmek istemeyen Veysel ve kardeşinin yüzleşmesine neden olur. Hayatlarını sorgulayan iki kardeş yepyeni büyülü bir dünyanın kapılarını aralar.
“Yuva, ülkemizin çok yakın tarihiyle birlikte ortaya çıkan doğa sevgisi ve kaygısına derin anlamlı, kimi zaman karışık, kişisel ve aynı zamanda toplumsal bir fondan bakmayı deniyor.
Doğada münzevi bir hayat süren, hatta saçı, sakalı ve çıkardığı seslerle doğanın bir parçası olduğuna inandığımız Veysel’e kadar uzanan bir tehdidin içine düşüyoruz. Hayvanların sesini taklit eden, kendisine doğanın içinde kolaylaştırıcı yaşam unsurları, kaçış yerleri yaratan ve özgür bir yaşam algısı kuran Veysel’e uzanan elleri bir merak içinde izliyoruz.
Helikopter sesleri, bomba sesleri, ortama sirayet eden gaz bombalarının etkisi bize sürekli kovalayan erk güçlerinin varlığını hatırlatıyor. Kırmızı boyalarla işaretlenen ağaçlar, kapılarına boya sürülen Alevileri, yaşam alanlarından sürülen insanlara dair işaretler, bir yerden zorla çıkartılmayı hatırlatan kareler, özellikle ikinci yarıdan itibaren sıkça önümüze düşüyor.
Filmin imgesel anlatımı ve bunu görsellikle vurgulamaya çalışması bir nevi deneysel bir çalışma kıvamında. Ve bu zorlayıcı yan, bir yandan tekrarlı bir anlatıma dönüşerek seyircide yakalamak istediği algıyı azaltıyor.” (Banu Bozdemir | Beyazperde)